Mahsur kalınan bir akşam, serin serin esintili. Hapsolmuşluk hissinin iyice zıvanadan çıktığı o sıradan akşamlardan işte. Elinde 'şu an' kalmamışken son bir umut yarını düşünmeye çabalıyorsun. Sonra haberleri duyuyorsun. Senin için hayat yokmuş meğerse. Daha fazla kendine yöneldiğin, daha da kapandığın zamanlar başlayacak yakında. Hayatı kendinde arıyorsun. Nereye gideceksin, ya da kimle gideceksin sahi? Bir kere yok dediler mi, yok olur. Sonuç olarak dünya da bir merkez etrafında dönüyor. Onun dışına savrulmadan ne kadar dayanabileceksin acaba? Tek çaren sıkıca tutunmak. Yeterince sağlam mısın? Seni kim tutacak? Hadi ama doğruyu söyle, seni niye tutsunlar ki? Parmakların kayıp gidene kadar, terli avuç içlerinin seni yarı yolda bırakacağını bile bile, onlara güvenmek zorundasın.
Senin için hayat yokmuş meğerse... Belki sadece şarkılar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder