Müzikte uzun zamandır varolan en sıkıntılı durum sözlerin sığlığı. Bana göre bu, zamanımızın en önemli eksiklerinden bir tanesi. Klişedir hani, müzik hayatımızın her anında vardır. Sokakta, evde, işte duyduğumuz her şey müziktir, o kadar hayatımızın içindedir falan. Bu lafları bir kenara bırakırsak, gerçekten müziğin hayatın her anında olmasını çok içten istiyorum. Ama işte öyle istemekle olmuyor.
Sürekli sen-ben ekseninden çıkamayan, dünyayı görmeyen, ben merkezcil şarkılara maruz kalıyoruz. Neyse ki sinema hiç böyle olmadı. Çünkü sinema tanıklığın sanatıdır. Bizi beyazperde'de önümüze getirdiği olaylara şahit bırakır. Bazen farkındalığımız görmeye yetse de, yönetmenler çoğu zaman gözümüze sokarlar göstermek istediklerini. Müziğin, bu kadar sadık olmasa da, böyle bir etki yaratma potansiyeli fazlasıyla var. Ama gel gör ki artık 15 saniyeden uzun videoları bile izlemediğimizden, kendimizi birkaç kelimeye sığdırmamızdan olsa gerek, sorumluluk taşıyan sözleri duymayı dahi istemiyoruz sanırım. Dünyaya daha rahat erişip daha hızlı dolaşabildikçe, algımız daha daralıyor gibi. İşte bazı müzisyenler çıkıyor ve bu duruma el koyuyorlar neyse ki.
Müzikte çoğu zaman ister istemez bir sorumluluk beklentisi oluyor, en azından ben böyle hissediyorum. Tabii bu sorumluluğu pop kültüründen beklemek biraz gerçek dışı, kabul ediyorum. Fakat bunu yapabilecek pek çok müzisyen var, benim asıl beklentim onlardan. Biraz geriye gidip politik rock ikonlarının, politik hit şarkıların fazlalığını görünce bu beklentimin hayali olmadığını farkediyorum. Çünkü manifestovari şarkı sözleri beklemiyorum zaten. İlla ki gündeme dayalı ya da sistem karşıtı olmalarını da beklemiyorum. Yalnızca bana bir şeyler vermelerini istiyorum. Müzikalitelerini anlamlı ve global değerde sözlerle desteklesinler istiyorum. Zaten grupların kemik kitleleri bu tür hareketleri daha da benimseyip onları daha değerli bir yere koyuyorlar. Mesela bu, Napalm Death'i diğer gruplardan değerli kılan en önemli unsur.
Rise Against, işte böyle müzisyenlerin oluşturduğu bir ekip. Son albümleri Black Market iki hafta önce çıktı. Albümün verdiği keyif bir yana, bahsettiğim sorumluluklara başından sonuna kadar sahip. Az da olsa bu örnekleri görmek beni mutlu ediyor. Dinlemeyi, izlemeyi, takip etmeyi bırakamıyorum. Çünkü benim için, piyasada yer alan çoğu müzisyenden daha değerliler.
Grubun albümden yayınladığı ilk single olan I Don't Want To Be Here Anymore'un klibi de geçen hafta yayınlandı. Sözlerini şahane bir kliple besleyerek harika bir iş ortaya çıkarmışlar. Ayrıca yine son albümde yer alan The Eco-Terrorist In me ve A Beautiful Indifference da leziz protest şarkılar. Black Market, günlerdir dinlemeden duramadığım yanmış molotof gibi bir albüm. Grubun eski albümleri de cabası. Klip ise ayrı bir şahane!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder