Güzel bir hafta sonuydu. Hezarfen havaalanı sahiden bir müzik kasabası haline dönüşmüş bizleri bekliyordu. Çadırımızı kurduktan sonra neyin nerede olduğunu öğrendik ve lazım olan bir takım ayrıntıyı hallettik. Dürüst olalım Rock'n Coke elindeki kadroya güvenen bir organizatörün düzenlediği oldukça özensiz bir festival. Fakat ne yaparsın ellerinde ki kadro güçlü, ona güveniyorlar.
Festival alanında sözde her imkan var, fakat hiçbir şekilde yeterli değil. Tuvaletler, yiyecek ve içecek standları çok kullanışsız. Özellikle içecek standlarında bütün kasaların açık olduğunu görmedim. Her seferinde metrelerce kuyruk oluştu. Kırk bin kişi ağırlamayı planlayan bir festival için sadece iki şarj istasyonu bulunması saçmalıktan başka bir şey değildi. O sıcakta tuvaletlerin kokusu bütün festival alanına yayılıyordu zaten. Fakat bu kötü izlenimlerin yanı sıra harika performanslar vardı. İlk güne nazaran ikinci gün daha coşkulu ve doluydu.
İlk gün benim için daha çok yerli isimlerle geçti. Melis Danişmend sahnede çok coşkuydu. Motörhead tecrübesi yaşamak enfesti ama performansları özel değildi. Bilinçsiz kalabalık Motörhead sahnedeyken kendisini gösterdi. Sadece "Ace of Spades" ve "Overkill" bilen ve Motörhaed'i bundan ibaret sanan gürültücü bir kalabalıktı. "In the Name of Tragedy"yi Mikkey Dee on dakikayı aşan davul solosuyla süsledikten sonra Lemmy seyircilere onu sunduğunda kimse alkışlamaya yeltenmedi, çünkü Mikkey Dee'nin kim olduğunu bilmiyorlardı. Ertesi gün Freezone sahnesinde Club Bangkok-Tunng-Fm Belfast ile tam bir plaj partisi vardı. Duman'dan kat kat daha iyi bir Athena vardı. Fakat festivalin şampiyonu tartışmasız Skunk Anansie, daha doğrusu Skin idi. Ardından temposu dibe vuran ve büyük hayal kırıklığı yaratan Paolo Nutini çaldı ve indi. Travis ile nirvanaya ulaştıktan sonra, yorgun bacaklarımız Moby ile birlikte kilitlendiler.
Dolu dolu ve çeşitli bir festival oldu ama çok memnun ve mutlu ayrılmadım. Sadece line up'ın hatırı var. İzlediklerimiz ve dinlediklerimiz yanımıza kaldı.
Festival alanında sözde her imkan var, fakat hiçbir şekilde yeterli değil. Tuvaletler, yiyecek ve içecek standları çok kullanışsız. Özellikle içecek standlarında bütün kasaların açık olduğunu görmedim. Her seferinde metrelerce kuyruk oluştu. Kırk bin kişi ağırlamayı planlayan bir festival için sadece iki şarj istasyonu bulunması saçmalıktan başka bir şey değildi. O sıcakta tuvaletlerin kokusu bütün festival alanına yayılıyordu zaten. Fakat bu kötü izlenimlerin yanı sıra harika performanslar vardı. İlk güne nazaran ikinci gün daha coşkulu ve doluydu.
İlk gün benim için daha çok yerli isimlerle geçti. Melis Danişmend sahnede çok coşkuydu. Motörhead tecrübesi yaşamak enfesti ama performansları özel değildi. Bilinçsiz kalabalık Motörhead sahnedeyken kendisini gösterdi. Sadece "Ace of Spades" ve "Overkill" bilen ve Motörhaed'i bundan ibaret sanan gürültücü bir kalabalıktı. "In the Name of Tragedy"yi Mikkey Dee on dakikayı aşan davul solosuyla süsledikten sonra Lemmy seyircilere onu sunduğunda kimse alkışlamaya yeltenmedi, çünkü Mikkey Dee'nin kim olduğunu bilmiyorlardı. Ertesi gün Freezone sahnesinde Club Bangkok-Tunng-Fm Belfast ile tam bir plaj partisi vardı. Duman'dan kat kat daha iyi bir Athena vardı. Fakat festivalin şampiyonu tartışmasız Skunk Anansie, daha doğrusu Skin idi. Ardından temposu dibe vuran ve büyük hayal kırıklığı yaratan Paolo Nutini çaldı ve indi. Travis ile nirvanaya ulaştıktan sonra, yorgun bacaklarımız Moby ile birlikte kilitlendiler.
Dolu dolu ve çeşitli bir festival oldu ama çok memnun ve mutlu ayrılmadım. Sadece line up'ın hatırı var. İzlediklerimiz ve dinlediklerimiz yanımıza kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder