24 Haziran 2014

Şemsiyemizi Açtık da Geldik Travis

Ne bir temmuz akşamı, ne de Eylül'ün ilk günlerinden biri fırtınalı, hortumlu bir Haziran akşamında Travis izledik, yine. İngiltere'nin bağrından kopup gelmiş bu dört güzel adam için İstanbul'un Maslak'ında yeni açılan ve kimsenin hakkında bir şey bilmediği bir mekana gittik. Gündüzün bunlatıcı havasıyla yarı çıplak yola çıkmışken bastıran yağmurdan sonra tek düşündüğümüz neyse ki mekanın kapalı olduğuydu. Why does it always rain on me!! diye söylene söylene mekanda yerimizi aldık.

Travis, memlekette en sevilen gruplardan biri belki. Perşembe akşamı oraya topladıkları kalabalık ve konser boyunca susmayan insanlar bunun kanıtı gibi. Bir de gerçekten konseri, sonunda, güzel bir mekanda izlemenin verdiği keyif de vardı dün akşam. Sahneye çıkmakta çok gecikmediler. Biz ne kadar onları seviyorsak, onlar da bunun farkındalar ve her seferinde karşılığını veriyorlar. Yine çok sıcak bir açılış yaptılar.

Bu ülkeye gelen konserlerden sonra, her seferinde tekrar tekrar şahit olduğum, bir tezim var. Yeni albüm turneleri bize göre değil. Gerçi sanırım onlarda bunu biliyorlardı, çünkü setlisti şahane homojenlikte organize etmişler. Eski şarkılarının arasına serpiştirdikleri yeni şarkılarıyla herkesi dinamik tuttular. Travis, geçen sene çıkardığı Where You Stand albümü için turluyor bu sene. Dolayısıyla amaçları yeni şarkıları çalmak. Grubun frontman'i Fran Healy de sahnede bunu söyledi. Ama "Bu akşam biraz yenilerden, biraz da eskilerden çalacağız. Bu da yeni bir şarkı" demesiyle bütün salondan "aaahhhh" sesleri yükseldi. İnanılmazdı yani. Daha ne kadar kaba olunabilir bilmiyorum. Bu anonstan sonra Where You Stand çaldılar. O ahh'lar vah'lar ne kadar gereksizmiş ki şarkıya hemen herkes eşlik edebildi.





Onlar sahnede, biz de dinlediğimiz yerde çok eğlendik. Sanırım gördüğüm en güzel kalabalıktı. En son üç yıl önce Rock'n Coke ile gelmişlerdi ve o zaman kısıtlı zamanlarını iyi kullabilmek adına neredeyse hiç diyaloga girmemişlerdi. Cuma akşamı bunun acısını çıkardılar. Fran şiir okudu, hikayeler anlattı. Bütün mekanı da çok güzel yönetti gerçekten. En çok da bu yüzden çok keyifli oldu belki.

Konserin yıldızı hiç şüphesiz Andy Dunlop'tu. Sahneye ve şarkılara bütün enerjisini katıyor. Öyle ki, bu enerjisi neredeyse somutlaşacaktı. Bu defa direkt diyaloga girmedi, son konserin aksine. O zaman telepatik bir bağ kurmuştu alandaki bütün herkesle. Bu defa o bağı daha da somutlaştırdı. Performansı enfesti, gözümü alamadım.





 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder