Ne kaldı ki şunun şurasında sonbaharın ürpertici rüzgarının esmesine, güneşin içindeki serinliği hissetmemize, salaş salaş giyinmemize, sararıp dökülmüş yaprakların romantizmini yaşamamıza... Çok kalmadı neyse ki...
Yazın bitmesine hiç mi hiç üzülmüyorum. Bir tane sonbahar beş tane yazdan güzeldir bence. Bu seneki tatilim de yazla kısıtlanmadığı için iyice bezdim yazdan. Hep söylüyorum, benim için yazlar fani, sonbahar kış bakidir.
Eski tempoma kavuşacak olmak da sevindiriyor bir yandan. Uzun mu uzun tatilimin bittiğini de seviniyorum ucundan. Hemen her şeye vakit ayırabildim, her şeye. Huzurluyum. Hala yapmak istediklerim var tabi. Mesela, Cervantes Enstitüsüne neden yazılmadım ki, diye kendime hala soruyorum. Araya sıkıştırırım artık bir zaman.
Eylül'de de çok güzel insanlar geliyor çirkin İstanbul'umuza. Kendileri için hazırım.Sakin geçirdiğim koca bir aydan sonra çok iyi gelecek. İki hafta sonra Stevie Wonder ağbimizi izleyeceğim. Santralistanbul'un talan edilmesiyle küçükçiftlik'e kaldık kala kala. Koca şehirde açıkhava konseri için başka mekan bırakmadılar zaten. Sonra ki haftada 2009'da ki iki konserini birden kaçırdığım için kendime madalya takılmasını önerdiğim, bence dünyada yaşayan en büyük ozan Leonard Cohen var. Bilet fiyatları her ne kadar pahalı olsa da yerim hazır. Ülker Arena'yı tanıdığım için rahat edeceğimi düşünüyorum. Etmezsem de önlere doğru slalom yapmak suretiyle kayabilirim. Zaten bu yaz Cohen ile içli dışlı olduk. Quebec'e gittik, Ottawa'yı gezdik, Kateri'yi tanıdım ve aşklarına şahit oldum, Edith'i hayal ettim, F. ile empati kurmayı denedim... Cohen gibi düşünmeye çabaladım... Eşsiz nefesini hissedince, buruşuk tenini görünce, o bütün salonu tek bedende birleştirdiğinde arş'a yükseleceğim ama sert düşmeyeceğimi biliyorum. Daha ben onu sindiremeden Beirut gelecek bir de, ama yine küçükçifltik'e. Bir türlü sevemedim orayı ben. Her defasında yine söylüyorum, bence kötü bir konser mekanı orası. Ama şu sıralar konserlere özel değişik düzenler kuruyorlar. Belki bu lafımı yedirirler bana...
Bu yaz can attığım güzel konserleri de kaçırdım hep. Charlotte Gainsbourg ve Feist'i belki çok daha güzel atmosferlerde izleme imkanı bulurum ama Tom Jones avuçlarım arasından kayıp gitti. Biletlere para yetiştirmek imkansız çünkü. Birini elde ederken diğerini kaçırıyorum, ister istemez. Bir de biletix'in rezaletleriyle uğraşıyoruz. Öyle ya da böyle bu yaz da bitti, bitiyor.
Bundan sonra her yaz, bir ayağımı festivallere atmak ve bir daha hiç çekmemek istiyorum. Bu yıldan başlayarak, bütün yıl boyunca bunun için çalışacağım neredeyse...
Yazın bitmesine hiç mi hiç üzülmüyorum. Bir tane sonbahar beş tane yazdan güzeldir bence. Bu seneki tatilim de yazla kısıtlanmadığı için iyice bezdim yazdan. Hep söylüyorum, benim için yazlar fani, sonbahar kış bakidir.
Eski tempoma kavuşacak olmak da sevindiriyor bir yandan. Uzun mu uzun tatilimin bittiğini de seviniyorum ucundan. Hemen her şeye vakit ayırabildim, her şeye. Huzurluyum. Hala yapmak istediklerim var tabi. Mesela, Cervantes Enstitüsüne neden yazılmadım ki, diye kendime hala soruyorum. Araya sıkıştırırım artık bir zaman.
Eylül'de de çok güzel insanlar geliyor çirkin İstanbul'umuza. Kendileri için hazırım.Sakin geçirdiğim koca bir aydan sonra çok iyi gelecek. İki hafta sonra Stevie Wonder ağbimizi izleyeceğim. Santralistanbul'un talan edilmesiyle küçükçiftlik'e kaldık kala kala. Koca şehirde açıkhava konseri için başka mekan bırakmadılar zaten. Sonra ki haftada 2009'da ki iki konserini birden kaçırdığım için kendime madalya takılmasını önerdiğim, bence dünyada yaşayan en büyük ozan Leonard Cohen var. Bilet fiyatları her ne kadar pahalı olsa da yerim hazır. Ülker Arena'yı tanıdığım için rahat edeceğimi düşünüyorum. Etmezsem de önlere doğru slalom yapmak suretiyle kayabilirim. Zaten bu yaz Cohen ile içli dışlı olduk. Quebec'e gittik, Ottawa'yı gezdik, Kateri'yi tanıdım ve aşklarına şahit oldum, Edith'i hayal ettim, F. ile empati kurmayı denedim... Cohen gibi düşünmeye çabaladım... Eşsiz nefesini hissedince, buruşuk tenini görünce, o bütün salonu tek bedende birleştirdiğinde arş'a yükseleceğim ama sert düşmeyeceğimi biliyorum. Daha ben onu sindiremeden Beirut gelecek bir de, ama yine küçükçifltik'e. Bir türlü sevemedim orayı ben. Her defasında yine söylüyorum, bence kötü bir konser mekanı orası. Ama şu sıralar konserlere özel değişik düzenler kuruyorlar. Belki bu lafımı yedirirler bana...
Bu yaz can attığım güzel konserleri de kaçırdım hep. Charlotte Gainsbourg ve Feist'i belki çok daha güzel atmosferlerde izleme imkanı bulurum ama Tom Jones avuçlarım arasından kayıp gitti. Biletlere para yetiştirmek imkansız çünkü. Birini elde ederken diğerini kaçırıyorum, ister istemez. Bir de biletix'in rezaletleriyle uğraşıyoruz. Öyle ya da böyle bu yaz da bitti, bitiyor.
Bundan sonra her yaz, bir ayağımı festivallere atmak ve bir daha hiç çekmemek istiyorum. Bu yıldan başlayarak, bütün yıl boyunca bunun için çalışacağım neredeyse...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder