"Giysilerimi çıkarıyorlar üzerimden, sakalımı sıvazlıyorum, sakince başımı eğip toplananlara bakıyorum. Hâlâ tümüyle hakimim kendime, toplananlardan üstünüm, öyle de kalacağım; fakat bunun bana bir yararı yok, başımdan ve ayaklarımdan kaldırıp yatağa götürüyorlar beni,duvar tarafına, yaranın olduğu yana bırakıyorlar. Hep birlikte odadan çıkıyorlar, kapı kapatılıyor, koro susuyor, bulutlar ayı perdeliyor; yorganın sıcaklığı sarıyor her yanımı, pencerede atların kımıl kımıl gölgeleri."
"Bir Köy Hekimi"nden kısa bir bölüm. Yazan Franz Kafka.
Baştan sona Kafka kokan altı sayfalık bir metin. Ego ve id çatışması. Mistik ve tam anlaşılamayan muazzam bir atmosfer. Diyaloglara sakladığı, insanı beyinden vuran, gerçekçi ifadeler, uzun ve karmaşık cümleler... Okumadan önce, beyninizi düşüncelerinizden arındırın ve konsantre olun. Sizi beyninizle ve fikirlerinizle bir çatışmaya sürüklüyor çünkü.
Bu şekilde başlayan bir Perşembe günü öğleden sonrasında Osman Sınav'ın katıldığı bir konferansa katıldım. Aslında konferans demek istemiyorum çünkü, benim gözümde Osman Sınav Hollywood özentisi ve yeteneksiz bir yönetmendir, alanında uzman ve başarılı bir yönetmen değil. Söyleşi diyebilirim. Tabi söyleşinin konusuda "Hayal ve Strateji" olduğundan o da oldukça tepeden konuşmaya daldı. Boyunu aşan bir konu olmasına rağmen kendisini baya kaptırdı. Dikkatimi çeken bir tavrı vardı, yaptığı işlerden, projelerden konuşmadı ve konuşmak istemedi. Sorulan sorularla konuşmaya zorlandı. Coppola ile olan bir anısından bahsetti. Dediğine göre Coppola ile yemek yemeye giderken hediye olarak "Deli Yürek: Bumerang Cehennemi"ni götürmüş. Coppola'da imzalamasını istemiş. Şaşırdığını ve bu duygunun ne olduğunu bilmediğini söyledi. Yani bir meslektaşının ona getirdiği hediye ile karşı-jest yapmayacağını, diğer yandan da Coppola'nın İstanbul'da onunla vakit geçirip kendisinin oldukça(!) başarılı işler çıkardığını anlatmaya çalıştığı düşünüyorum.
Dünyanın en başarılı yazarlarından biri ile başladığım günü, kendini başarılı sanan bir özenti ile bitirmek tuhaf hissettirdi. Bu da "Bir Köy Hekimi"nin güzel bir animasyonu. Fakat dikkat, seslendirme Japonca. Kulağa acaip geliyor.
"Bir Köy Hekimi"nden kısa bir bölüm. Yazan Franz Kafka.
Baştan sona Kafka kokan altı sayfalık bir metin. Ego ve id çatışması. Mistik ve tam anlaşılamayan muazzam bir atmosfer. Diyaloglara sakladığı, insanı beyinden vuran, gerçekçi ifadeler, uzun ve karmaşık cümleler... Okumadan önce, beyninizi düşüncelerinizden arındırın ve konsantre olun. Sizi beyninizle ve fikirlerinizle bir çatışmaya sürüklüyor çünkü.
Bu şekilde başlayan bir Perşembe günü öğleden sonrasında Osman Sınav'ın katıldığı bir konferansa katıldım. Aslında konferans demek istemiyorum çünkü, benim gözümde Osman Sınav Hollywood özentisi ve yeteneksiz bir yönetmendir, alanında uzman ve başarılı bir yönetmen değil. Söyleşi diyebilirim. Tabi söyleşinin konusuda "Hayal ve Strateji" olduğundan o da oldukça tepeden konuşmaya daldı. Boyunu aşan bir konu olmasına rağmen kendisini baya kaptırdı. Dikkatimi çeken bir tavrı vardı, yaptığı işlerden, projelerden konuşmadı ve konuşmak istemedi. Sorulan sorularla konuşmaya zorlandı. Coppola ile olan bir anısından bahsetti. Dediğine göre Coppola ile yemek yemeye giderken hediye olarak "Deli Yürek: Bumerang Cehennemi"ni götürmüş. Coppola'da imzalamasını istemiş. Şaşırdığını ve bu duygunun ne olduğunu bilmediğini söyledi. Yani bir meslektaşının ona getirdiği hediye ile karşı-jest yapmayacağını, diğer yandan da Coppola'nın İstanbul'da onunla vakit geçirip kendisinin oldukça(!) başarılı işler çıkardığını anlatmaya çalıştığı düşünüyorum.
Dünyanın en başarılı yazarlarından biri ile başladığım günü, kendini başarılı sanan bir özenti ile bitirmek tuhaf hissettirdi. Bu da "Bir Köy Hekimi"nin güzel bir animasyonu. Fakat dikkat, seslendirme Japonca. Kulağa acaip geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder