Fransız sineması kendi içerisinde farklılık yaratır. Avrupa sinemasının geneline göre daha çok yıldız çıkarması ve Fransa'nın geçmişinin Cezayir dolayısıyla Orta Doğu bağlantılı olup çok fazla göçmen barındırması onlara sağlam malzeme verir. Bazen de Noe gibi yönetmenler çıkar, bütün düzeni ve algıyı darmadağın eder.
Şu sıralar vizyonda Le Nom Des Gens / Aşkın Halleri adlı Fransız filmi var. Bankta öpüşen bir çiftin yer aldığı pembe bir afişe sahip. İlk izlenimle filmin romantik-komedi olduğunu yani biraz sabun köpüğü olduğunu sanmak mümkün. Ben aynı böyle düşünüyordum. Fakat bambaşka bir fikirle karşı karşıya kaldım. Çok zekice hazırlanmış ve çok başarılı bir yapım. Filmimiz Fransa'nın az önce bahsettiğim zengin göçmen nüfusu ile Fransa arasında geçen düşündürücü bir olay örgüsüne sahip. Bu yapı birleşmek üzere olan iki aile, aşık bir çift, sağ-sol çatışması, politika, soy, ırk, din temellerine dayandırılmış. Orijinal fikirlerle yeniden harmanlanmış. Her anında düşündüren dolu bir film.
Bir de filmin türü "Erotik" olarak da belirtilmiş. Fakat erotizm denebilecek sahneler 5-6 dakikayı aşmaz. Filmde çıplaklık var, fakat çıplaklı sanatın vazgeçilmez taşlarından bir tanesidir zaten. Heykelden resme, tiyatrodan sinemaya; bir tema ve görsellik üstüne kurulmuş her sanatsal faaliyetin içerisine çok kolayca ve rahatsız edici olmadan uyum sağlayabilir. Yönetmen Michel Leclerc bunu çok iyi yerleştirmiş.
İzledikten sonra bazı fikirlerinizi tekrar düşünebilirsiniz...
Şu sıralar vizyonda Le Nom Des Gens / Aşkın Halleri adlı Fransız filmi var. Bankta öpüşen bir çiftin yer aldığı pembe bir afişe sahip. İlk izlenimle filmin romantik-komedi olduğunu yani biraz sabun köpüğü olduğunu sanmak mümkün. Ben aynı böyle düşünüyordum. Fakat bambaşka bir fikirle karşı karşıya kaldım. Çok zekice hazırlanmış ve çok başarılı bir yapım. Filmimiz Fransa'nın az önce bahsettiğim zengin göçmen nüfusu ile Fransa arasında geçen düşündürücü bir olay örgüsüne sahip. Bu yapı birleşmek üzere olan iki aile, aşık bir çift, sağ-sol çatışması, politika, soy, ırk, din temellerine dayandırılmış. Orijinal fikirlerle yeniden harmanlanmış. Her anında düşündüren dolu bir film.
Bir de filmin türü "Erotik" olarak da belirtilmiş. Fakat erotizm denebilecek sahneler 5-6 dakikayı aşmaz. Filmde çıplaklık var, fakat çıplaklı sanatın vazgeçilmez taşlarından bir tanesidir zaten. Heykelden resme, tiyatrodan sinemaya; bir tema ve görsellik üstüne kurulmuş her sanatsal faaliyetin içerisine çok kolayca ve rahatsız edici olmadan uyum sağlayabilir. Yönetmen Michel Leclerc bunu çok iyi yerleştirmiş.
İzledikten sonra bazı fikirlerinizi tekrar düşünebilirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder