Daha yeni kendime gelebildim. Dün, harika bir gün yaşadım. Malesef bazı aksilikler oldu ve bunlar bizim açımızdan hiç adil değildi. Ama sonunda harika bir final yaptık.
Kapılar açıldıktan yarım saat kadar sonra Küçükçiftlik Park'a adım attım. Havanın ne kadar sıcak ve güneşin ne kadar acımasız olduğu malum. Gece eve gelince aynada kendime baktığımda bu acımasızlığı çok net gördüm. Minik bir festival havası vardı Park'ta. Kimisi en arkada çimenlere uzanmış, kimi masalarda, kimisi de yere oturmuş bir şekilde müzik bekleyen insanlarla doluydu.
Çok geç olmadan Malt sahneye çıktı. Cenk Bey ve arkadaşları sıcaktan bunaldığımızın farkındalardı. Sahneyi gerçekten iyi doldurdular. Takdir ettim. Ardından Türk Metal müziğinin ağbileri Pentagram sahnedeydi. Fakat çok kalamadılar. Bahsettiğim adaletsizlik burada cereyan etti ve önce Pentagram'ın sesi kısıldı ardından sahneden indirildiler. Öğrendik ki sebebi KPSS imiş. Sormak lazım; sınavın ve konserin yeri, zamanı haftalar öncesinden belliyken ve konser için gerekli bütün izinler alınmışken neden bu hatanın cefasını biz çektik? Bu hiç adil değildi. Ama Pentagram bizlere Whitesnake indikten sonra mesajını yolladı. Büyük adamlar gerçekten. En azından ailenin yeni üyesi Wasteland ile birlikte Unspoken ve Give me Somethink to Kill dinleyebildik.
Kırk beş dakika kadar boş boş oturup bekledikten sonra Reb Beach kenarda gözüktü. Ardından diğer elemanlarda birer sahneye geldiler. En sonunda David Coverdale seyirciyi selamladı. Whitesnake için fazla beklentim yoktu ama harika iş çıkardılar. Sahnede çok iyilerdi, eminim en büyük Whitesnake karşıtları bile tatmin olmuştur. Park'ta ki herkes, ben dahil, "Is This Love" başladığında hep bir ağızdan eşlik etti. "Give me All Your Love" dan itibaren seyirci moda girmişti bile. Ardından klasikler ve yeni albümün sağlam parçalar peşi sıra geldi. Herkes beklediğini almış gibiydi. Onlar oldukça memnun ayrıldılar sahneden. Performanslarının en zevkli anlarından bir tanesi de Doug Aldrich ve Reb Beach'in atışmaya dönen solo performanslarıydı. Onlarda çok eğlendi biz de.
Perde indi ve büyük an için hazırlıklar başladı. Kocaman "Epitaph" yazıyordu. Sonra bir şarkı başladı, hemen ayağa fırladım. İşareti vermişlerdi. "War Pigs" çalıyordu. Bir anda perde indi ve iki dev kazan ile dev zincirlerle dolu bir sahneyle karşılaştık. Heavy metal tanrıları önümüzdeydi. Bu benim ilk ve son tecrübem olduğu için heyecanım ve isteğim doruktaydı. "Rocka Rolla"dan "Nostradamus"a kadar her albümden çaldılar. Ama setlist turnedeki diğer konserlere göre farklıydı. Radip Fire ile başlayıp Metal Gods ile devam ettiler.Biz "Heavy Metal Manyakları",Rob bütün gece bize böyle seslendi, patlamaya hazır bomba gibiydik. Joan Baez'i anarak Diamonds and Rust çalmaya başladılar. Night Crawler ile tam olarak aklımızı başımızdan almaya başladılar. Turbo Lover ise benim kişisel favorilerimden birisidir, Rob ile birlikte söyleme zevkine vardık. Ardından baladların önemine dair bir konuşma yaptı ve Beyond the Realms of Death tınıları yükselmeye başladı. Kazanlardan çıkan Nostradamus'un asaları ve sisler içinden cübbesi ve asasıyla çıkan Rob Prophecy ile gerçek bir tramva başlattı ve bu The Sentinel ve Blood Red Skies ile devam etti. Breaking the Law'da ise Rob'un hiç sesi çıkmadı bütün şarkıyı haykırarak söyledik. Painkiller için davul solosu ise herkesi birbirine katmaya yetti.
Konserin ilk kısmının son parçasıydı bu. Haykırmaya devam ettik. The Hellion ile birlikte Electic Eye söyledik Rob ile beraber. Bundan sonra hep böyleydi bir defa o bir defa biz söyledik. En bilindik parçalarını sona saklamışlardı. Hell Bent for Leather'a giriş yapıldığında motorun sesini göğsümde hissetim. You've Got Anoter Thing Comin' den önce Türk bayrağını aldı ve öperek motorunun üstüne serdi. Bu ucuz numaranın ardından selam verdiler fakat son şarkı olan Living After Midnight ile final yaptılar. Küçükçiftlik onlarla yandı, yıkıldı. Tatmin olma konusunda doruğa ulaştık. Yaşanması gereken bir tecrübeydi. Bundan sonra her fırsatta o havayı soluduğumu söyleyeceğim.
Ses sistemi en başından beri güzeldi. Tabi sponsorlardan biri Sennheiser olunca böyle oluyor, normal karşılamak gerekir. Pentagram'a yapılan ayıp dışında sıkıntılı bir an dahi yaşanmadı. Özellikle küçük kızıyla birlikte gelen bir baba vardı, çok hoş bir görüntüydü. Priest'in hazırlıkları sürerken Manisalı doktor bir aile ile sohbet ettim. Çok keyifliydi. Manisa'dan buraya Priest izlemek için gelmişler. Gerçekten tatlı insanlardı.
Kapılar açıldıktan yarım saat kadar sonra Küçükçiftlik Park'a adım attım. Havanın ne kadar sıcak ve güneşin ne kadar acımasız olduğu malum. Gece eve gelince aynada kendime baktığımda bu acımasızlığı çok net gördüm. Minik bir festival havası vardı Park'ta. Kimisi en arkada çimenlere uzanmış, kimi masalarda, kimisi de yere oturmuş bir şekilde müzik bekleyen insanlarla doluydu.
Çok geç olmadan Malt sahneye çıktı. Cenk Bey ve arkadaşları sıcaktan bunaldığımızın farkındalardı. Sahneyi gerçekten iyi doldurdular. Takdir ettim. Ardından Türk Metal müziğinin ağbileri Pentagram sahnedeydi. Fakat çok kalamadılar. Bahsettiğim adaletsizlik burada cereyan etti ve önce Pentagram'ın sesi kısıldı ardından sahneden indirildiler. Öğrendik ki sebebi KPSS imiş. Sormak lazım; sınavın ve konserin yeri, zamanı haftalar öncesinden belliyken ve konser için gerekli bütün izinler alınmışken neden bu hatanın cefasını biz çektik? Bu hiç adil değildi. Ama Pentagram bizlere Whitesnake indikten sonra mesajını yolladı. Büyük adamlar gerçekten. En azından ailenin yeni üyesi Wasteland ile birlikte Unspoken ve Give me Somethink to Kill dinleyebildik.
Kırk beş dakika kadar boş boş oturup bekledikten sonra Reb Beach kenarda gözüktü. Ardından diğer elemanlarda birer sahneye geldiler. En sonunda David Coverdale seyirciyi selamladı. Whitesnake için fazla beklentim yoktu ama harika iş çıkardılar. Sahnede çok iyilerdi, eminim en büyük Whitesnake karşıtları bile tatmin olmuştur. Park'ta ki herkes, ben dahil, "Is This Love" başladığında hep bir ağızdan eşlik etti. "Give me All Your Love" dan itibaren seyirci moda girmişti bile. Ardından klasikler ve yeni albümün sağlam parçalar peşi sıra geldi. Herkes beklediğini almış gibiydi. Onlar oldukça memnun ayrıldılar sahneden. Performanslarının en zevkli anlarından bir tanesi de Doug Aldrich ve Reb Beach'in atışmaya dönen solo performanslarıydı. Onlarda çok eğlendi biz de.
Perde indi ve büyük an için hazırlıklar başladı. Kocaman "Epitaph" yazıyordu. Sonra bir şarkı başladı, hemen ayağa fırladım. İşareti vermişlerdi. "War Pigs" çalıyordu. Bir anda perde indi ve iki dev kazan ile dev zincirlerle dolu bir sahneyle karşılaştık. Heavy metal tanrıları önümüzdeydi. Bu benim ilk ve son tecrübem olduğu için heyecanım ve isteğim doruktaydı. "Rocka Rolla"dan "Nostradamus"a kadar her albümden çaldılar. Ama setlist turnedeki diğer konserlere göre farklıydı. Radip Fire ile başlayıp Metal Gods ile devam ettiler.Biz "Heavy Metal Manyakları",Rob bütün gece bize böyle seslendi, patlamaya hazır bomba gibiydik. Joan Baez'i anarak Diamonds and Rust çalmaya başladılar. Night Crawler ile tam olarak aklımızı başımızdan almaya başladılar. Turbo Lover ise benim kişisel favorilerimden birisidir, Rob ile birlikte söyleme zevkine vardık. Ardından baladların önemine dair bir konuşma yaptı ve Beyond the Realms of Death tınıları yükselmeye başladı. Kazanlardan çıkan Nostradamus'un asaları ve sisler içinden cübbesi ve asasıyla çıkan Rob Prophecy ile gerçek bir tramva başlattı ve bu The Sentinel ve Blood Red Skies ile devam etti. Breaking the Law'da ise Rob'un hiç sesi çıkmadı bütün şarkıyı haykırarak söyledik. Painkiller için davul solosu ise herkesi birbirine katmaya yetti.
Konserin ilk kısmının son parçasıydı bu. Haykırmaya devam ettik. The Hellion ile birlikte Electic Eye söyledik Rob ile beraber. Bundan sonra hep böyleydi bir defa o bir defa biz söyledik. En bilindik parçalarını sona saklamışlardı. Hell Bent for Leather'a giriş yapıldığında motorun sesini göğsümde hissetim. You've Got Anoter Thing Comin' den önce Türk bayrağını aldı ve öperek motorunun üstüne serdi. Bu ucuz numaranın ardından selam verdiler fakat son şarkı olan Living After Midnight ile final yaptılar. Küçükçiftlik onlarla yandı, yıkıldı. Tatmin olma konusunda doruğa ulaştık. Yaşanması gereken bir tecrübeydi. Bundan sonra her fırsatta o havayı soluduğumu söyleyeceğim.
Ses sistemi en başından beri güzeldi. Tabi sponsorlardan biri Sennheiser olunca böyle oluyor, normal karşılamak gerekir. Pentagram'a yapılan ayıp dışında sıkıntılı bir an dahi yaşanmadı. Özellikle küçük kızıyla birlikte gelen bir baba vardı, çok hoş bir görüntüydü. Priest'in hazırlıkları sürerken Manisalı doktor bir aile ile sohbet ettim. Çok keyifliydi. Manisa'dan buraya Priest izlemek için gelmişler. Gerçekten tatlı insanlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder