Kötü işlere şahit olmak için çok kısa yaşıyoruz. Bu kısa yaşam içinde ancak güzel anılara ve şahane tecrübelere yer ayırmalıyız bana kalırsa. Geçen hafta en kötü konser deneyimlerimden birini yaşadım. Kötü ve sıkıcı tecrübeydi. Oldukça pişmanım. Özellikle seçtiğim bir konser için bu cümleleri kullanacağımı hiç düşünmezdim ama maalesef durum bu. O zaman ben de dedim ki, uzun zaman önce tamamlamayı istediğim bu kısa listeyi artık tamamlamanın vakti geldi.
Bugüne kadar hatırı sayılır sayıda performans izlediğimi düşünüyorum. Bunların arasında aklımı alanlar olduğu kadar, tıpkı geçen haftaki gibi hayalkırıklığı yaratanlar da oldu. Ama bunların arasından bazen beklentimi fazlasıyla karşılayan, bazense bana küçük sürprizler yapan isimler oldu. Bunların bazıları da kadındı. Kadın müzisyenlerin sahnede hep çok özel işler ortaya koyduğunu düşündüm. Bunları gözlerimle gördükçe daha da inandım. Biraz kısa olarak da kanlı canlı görüp, gözlerimi alamadığım birkaç kadından bahsetmek istedim. Bir şekilde onlarla yollarınızın kesişme imkanı varsa, kaçırmayın derim.
Bugüne kadar hatırı sayılır sayıda performans izlediğimi düşünüyorum. Bunların arasında aklımı alanlar olduğu kadar, tıpkı geçen haftaki gibi hayalkırıklığı yaratanlar da oldu. Ama bunların arasından bazen beklentimi fazlasıyla karşılayan, bazense bana küçük sürprizler yapan isimler oldu. Bunların bazıları da kadındı. Kadın müzisyenlerin sahnede hep çok özel işler ortaya koyduğunu düşündüm. Bunları gözlerimle gördükçe daha da inandım. Biraz kısa olarak da kanlı canlı görüp, gözlerimi alamadığım birkaç kadından bahsetmek istedim. Bir şekilde onlarla yollarınızın kesişme imkanı varsa, kaçırmayın derim.
7. Elif Çağlar
Öncelikle Elif Çağlar ile başlamak istiyorum. FOURinthePOCKET adı grubu ile bütün kış şehri ısıtan o küçük kadından. Samimi müzik diye bir şey varsa, bunun temsilcisi kesinlikle Elif Çağlar olmalı. Gerçek anlamda samimi bir müzisyen olmak kolay bir iş değil. Mesleğini müzisyen olarak tanımlayanlardan ziyade, kendini müziği ile tanımlayan birisi o. Sahnede enerjisini ve mutluluğunu nefis hissettiriyor. Gülümsemesini görünce mutlu oluyorsunuz. Öylesine hayranım ki kendisine, sabaha kadar övebilirim sanırım. Çok güzel müzik yapan şahane bir müzisyen kendisi.
6. Selah Sue
Bu minicik kadın da, boyunun iki katını yerin altında saklıyor. Sahneye çıktığında da neyi varsa ortaya koyuyor. Selah Sue'nun sesini şahane kullanması bir yana, eline aldığı gitarıyla da kocaman sahnelerde bile harikalar yaratıyor. Sesiyle birlikte büyüyor ve kocaman oluyor. Sahnede oradan oraya koşturmasa da, bütün alanı doldurmak da hiç sıkıntı çekmiyor. Onu ilk izlediğimde hiçbir beklentim yoktu. Ama ne zaman sahneye çıktı; o tevazuya ve hükmedici ses tav oldum. Sahnede kendine has, eşsiz bir büyüye sahip oluyor.
5. Tori Amos
Yalnızca mimiklerle yüzlerce insan nasıl hipnotize edilebilir?
Şimdi bambaşka bir seviyeye geçiyorum. Aşık olduğum kadınlardan. Tori Amos seviyesi akıl almaz bir düzeyde. Bösendorfer'ini soluna, klavyesini de sağına aldıktan sonra bir tabureyi tahta çevirebiliyor. Nasıl olduğunu bir türlü anlamış değilim. Her ne kadar şarkılarını çalarken hatalar yapsa da, fazlasıyla bağımsız takılsa da, hatta bazı şarkılarının hazır altyapısını konserlerinde çalsa da, bu büyü bir bozulmuyor. Gözler kitlenmiş, ağız açık öylece bakakalınıyor. Muhteşem bir kadın ve sahne de neredeyse hiç hareket etmeden dünyaları sallıyor.
4. Beth Gibbons (Portishead)
Portishead'in lideri, billur sesi ve hükmedici gücü. Ekibin etkileyici hali her kadan müzikal tabanlı olsa da, Gibbon'un sesinin ve performansının da bu müzikal tabana etkisi hiç de az değil. Hatta ekibin müziğini oluşturan temel parçalardan biri o. Sahnede her ne kadar sakin dursa da, aslında içten içe çok yaramaz bir kadın kendisi. Tahrik edici tavırları ve güçlü sözleri ile seyircinin bütün algısıyla hamur gibi oynuyor. Ekipçe sahne performanslarının daha çok müzikal tabana dayanması onları hatasız çalmaya itiyor. Beth Gibbon'un pasif agresif tavrı ise izleyene unutulmaz anlar yaşatıyor.
3. La Roux
Elektronik pop yapan bu Fransız kadın, bir gece sislerin arasından keskin ve ritmik hareketlerle girdi hayatıma. Fazlasıyla yakındım kendisine ve bakışlarında çok acaip duygular vardı. Bunları yazarken romantik olmaya çalışmıyorum. Oldukça ciddiyim, o da çok ciddiydi, fazlasıyla. Dansı bir yana, ne yaptığını bilen, plana sadık kalan güçlü bir kadındı sahnedeki. O gece ne kadar etkilendiğimi hatırlıyorum da, eşsiz bir deneyimdi.
2. Skin (Skunk Anansie)
Yukardaki fotoğrafı çekmeden hemen önce ve hemen sonra şaşkınlıkla bu kadının neler yaptığını ve neler yapacağını izliyordum. O zaman henüz fazla konser izlemiş biri değildim ama Skin inanılmaz şeyler yapıyordu. İşin sırrı sahnenin bir tarafından diğerine koşması ve tırmanması değildi. Taşıdığı heyecan ve tutkuydu. Şarkıları söylerken hevesi hissediliyordu. Skunk Anansie o zamanlar uzun bir aradan sonra tekrar bir araya gelmişti. Belki de bu onun için itici bir güçtü, bilemiyorum. Ama Skin benim için seyircisine unutulmaz anlar yaşatan ve bunun için her şeyini ortaya koyan muhteşem bir show'woman' olacak her zaman.
1. Jehnny Beth (Savages)
Bu listeyi hazırlamamın asıl sebebine geldik şimdi de. Jehnny Beth denen bu kadın için kelimelerim kifayetsiz ve anlamsız kalıyor. Çünkü bu kadın, ilk andan itibaren agresifçe izleyicisinin dikkatini çekiyor ardından da yerden yere vuruyor. Neredeyse maço diyebileceğim tavrıyla sahneye oldukça farklı bir enerji yüklüyor. Şarkıların temposunu arttırdıkça sesini daha da uzaklara, iliklere kadar duyuruyor. Onu izlerken asıl aklımın uçtuğu kısım ise, konserin ortasında ayağındaki kırmızı topukluları görmemdi. O an fantezi dünyasına transit geçiş yaptım. Dakikalardır yarattıkları atmosferi uçuran bir detaydı benim için. Kesinlikle çok özel bir kadın ve bulduğum her fırsatta sahnesini kovalayacağım.
Bonus: Simone Simons
Kuşkusuz her zaman listemin tepesinde olacak olan muhteşem kadın! Vokal yeteneği bir yana dursun, gruba da birçok şekilde enerji katan çok yetenekli bir kadın kendileri. Epica'yı ilk dinleyenleri genelde o karşılar sıcacık sesiyle. Ardından riffleri duyarsınız ve pek alışık olunmayan bir harmoniyle yürür gider şarkılar. Simone ise, yıllar geçtikçe gruptaki ağırlığını arttırdı. Hem ses perdesinin genişleterek, hem de sahnede bir maestro haline gelerek yaptı bunu. Epica'nın reklam yüzü gibi kullandığı Simone, performans açısından da büyüleyici olmaya başladı. Bütün bu sebepler yüzünden çoraplarıma kadar ıslansam da konserlerinin devam etmesini isteyerek bitene kadar alanda bekledim. Hiç pişman değilim, yine olsa yine yaparım. Çünkü hayat ancak şahane müzisyenler sayesinde çekilebilir oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder