En nihayetinde kendisinin üçüncü uğrayışında yakalayabildim bu güzel hanımefendiyi. Ane Brun, ülkemize üçüncü gelişinde dördüncü konserini Küçükçiftlik'teki çadırda verdi. Akustik performans sergilediği bu turnesinin son ayaklarından biriydi İstanbul ama burada kendisinin hatırı sayılır bir kitlesi var. Norveç'te bu kadar popüler olmadığını biliyorum en azından. Uzun bir kariyere sahip bu kadını sahnede tek başına, gitarıyla ve orgunun başında kendinden emin bir şekilde nispeten tanıdığı bir dinleyici kitlesinin karşısındaydı. Bütün kariyerinden parçalar seçerek oluşturduğu setlistiyle şahane bir konser verdi.
En hit parçasını daha hemen konserin başında çalan müzisyenler, konserin devamında tahmin edilemez bir hava yarattığından mıdır, çok daha etkileyici performans sergileyebiliyorlar. Bunu ikinci defa tecrübe ettim ve evet, tamamen böyle düşünüyorum. Ane Brun sahneye ilk çıktığında Do You Remember ile açılışı yaptı ve merhaba diyene kadar bir iki şarkı daha söyledi. Selam sabah faslına geldiğimizde burada olmaktan mutlu olduğunu ve beraberinde Norveç havası getirdiği için özür diledi. Hemen ardındansa çalacağı parçaları bütün kariyerinden seçtiğini söyledi. Zengin bir setlist hazırlamıştı belli ki. Yaptığı coverları da eksik etmedi tabii ki. Bu anonsu yaptığından Changing of the Seasons'u çalar mı diye düşündüm ilk önce. Dinlediğim ilk Ane Brun parçasıdır çünkü. 2008'de çıkardığı ve adını şarkıdan alan albümün altıncı parçası. Konserin sonuna doğru şarkının notalarını duyunca aptal gibi sırıttım yine. Bu şarkıda Brun'un diğer şarkılarında olmayan bir şey var bence. Tam olarak tarif edemem ama yarattığı hissiyat bambaşka. Ayrıca bu şarkıy hem bu açıdan, hem de melodik yapısı açısından hep Tori Amos'un Winter'ına benzetirim. Winter da bana benzer hissiyatlar yaratmasından muhtemelen.
Ayrıca konserin sonunda bir ilke şahit oldum. Kendi ekibine saygı duyan pek çok müzisyen var elbette, ama Ane Brun değişik bir şey yaptı o gece. Sesçisini, ışıkçısını, traslarını bağlayanları, alanda ürünlerini satan satıcıyı tek tek anons ederek takdim etti. Sahneye konuk sanatçı çağırırmış gibi hem de. Daha önce böylesini görmemiştim. Geçiştirdiği bir şey değildi, çok isteyerek yaptı bunu. Heyecanından belliydi.
Önümüzdeki sene yine grubu ve dansçılarıyla geleceğini ve bununla beraber yazın yeni singlelar le eylüle doğru da yeni albümünü yayınlayacağının müjdesini verdi. Akustik performası böylesi güzel olan bu kadının sahnede dans ederken neler yapabileceğini görmeyi iple çekiyorum.
En hit parçasını daha hemen konserin başında çalan müzisyenler, konserin devamında tahmin edilemez bir hava yarattığından mıdır, çok daha etkileyici performans sergileyebiliyorlar. Bunu ikinci defa tecrübe ettim ve evet, tamamen böyle düşünüyorum. Ane Brun sahneye ilk çıktığında Do You Remember ile açılışı yaptı ve merhaba diyene kadar bir iki şarkı daha söyledi. Selam sabah faslına geldiğimizde burada olmaktan mutlu olduğunu ve beraberinde Norveç havası getirdiği için özür diledi. Hemen ardındansa çalacağı parçaları bütün kariyerinden seçtiğini söyledi. Zengin bir setlist hazırlamıştı belli ki. Yaptığı coverları da eksik etmedi tabii ki. Bu anonsu yaptığından Changing of the Seasons'u çalar mı diye düşündüm ilk önce. Dinlediğim ilk Ane Brun parçasıdır çünkü. 2008'de çıkardığı ve adını şarkıdan alan albümün altıncı parçası. Konserin sonuna doğru şarkının notalarını duyunca aptal gibi sırıttım yine. Bu şarkıda Brun'un diğer şarkılarında olmayan bir şey var bence. Tam olarak tarif edemem ama yarattığı hissiyat bambaşka. Ayrıca bu şarkıy hem bu açıdan, hem de melodik yapısı açısından hep Tori Amos'un Winter'ına benzetirim. Winter da bana benzer hissiyatlar yaratmasından muhtemelen.
Ayrıca konserin sonunda bir ilke şahit oldum. Kendi ekibine saygı duyan pek çok müzisyen var elbette, ama Ane Brun değişik bir şey yaptı o gece. Sesçisini, ışıkçısını, traslarını bağlayanları, alanda ürünlerini satan satıcıyı tek tek anons ederek takdim etti. Sahneye konuk sanatçı çağırırmış gibi hem de. Daha önce böylesini görmemiştim. Geçiştirdiği bir şey değildi, çok isteyerek yaptı bunu. Heyecanından belliydi.
Önümüzdeki sene yine grubu ve dansçılarıyla geleceğini ve bununla beraber yazın yeni singlelar le eylüle doğru da yeni albümünü yayınlayacağının müjdesini verdi. Akustik performası böylesi güzel olan bu kadının sahnede dans ederken neler yapabileceğini görmeyi iple çekiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder