3 Şubat 2014 Pazartesi Saat 21:27. Şu sıralar Kayseri'de Ali İsmail Korkmaz'ı katledenler yargılanıyor. An itibariyle avukatlar taleplerini dile getiriyor ve savcı mutaalada bulunuyor. Bense dün geceden beri hırsımdan dişlerimi sıkıyorum, sakinleşmeye çalışıyorum.
Ali İsmail hayatını kaybedeli 6 aydan biraz fazla oldu. Eskişehir'in bir sokağında 5 faşist cani tarafından kıstırıldı. Bütün vücudu mosmor olana kadar, dişleri kırılana kadar dövüldü, öldürüldü. Bu yüzdendir ki adını her duyduğumda irkiliyorum, fotoğrafını her gördüğümde karşısında büzülüyorum. Her maç çıkışı "Daha 19 yaşında, hayallerinde özgür dünya" diye tezahurat yaparken sesim titriyor. Pink Floyd'u, Star Wars'u her gördüğümde onun tişörtü ve gülümsemesi geliyor gözümün öününde. Çok tuhaf bir his bu. Çünkü onu hiç tanımıyorum, tanımıyordum. Eskişehir'de okuyan yüzderce öğrenciden sadece biriydi o. Ama çok ortak noktamız var, varmış, vardı.
Aynı yaştayız. Belki bir gün bir yerde karşılaşır ve çok iyi arkadaş olabilirdik diye düşünmeden edemiyorum o yüzden. Hem de çok iyi arkadaş. Şu an o benim kardeşim gibi, öyle. Ama o kardıramayacağı bir yük aldı omzuna, bunun için çok gençti. Asla ondan daha değerli değildi bu yük. Ben Ali İsmail'i isterim her seferinde, her seferinde... İdealleri vardı onun, idealleri için sokaktaydı, dönemedi. Şuçu yoktu diyeceğim parmaklarım kırılacak. Adıyla "suç"u aynı cümlede kullandığım için.
Ben bir yaş daha yaşlandım ama o hala ondokuz. Ben daha çok ağlarım, şimdi ağladığım gibi, ama o hep fotoğraflarındaki gibi gülecek dünyaya; idealindeki özgür dünyaya...
Ali İsmail ölümsüz, tıpkı Mehmet, Abdocan, Ethem, Ahmet, Medeni, ve Metin Lokumcu gibi...
Ali İsmail hayatını kaybedeli 6 aydan biraz fazla oldu. Eskişehir'in bir sokağında 5 faşist cani tarafından kıstırıldı. Bütün vücudu mosmor olana kadar, dişleri kırılana kadar dövüldü, öldürüldü. Bu yüzdendir ki adını her duyduğumda irkiliyorum, fotoğrafını her gördüğümde karşısında büzülüyorum. Her maç çıkışı "Daha 19 yaşında, hayallerinde özgür dünya" diye tezahurat yaparken sesim titriyor. Pink Floyd'u, Star Wars'u her gördüğümde onun tişörtü ve gülümsemesi geliyor gözümün öününde. Çok tuhaf bir his bu. Çünkü onu hiç tanımıyorum, tanımıyordum. Eskişehir'de okuyan yüzderce öğrenciden sadece biriydi o. Ama çok ortak noktamız var, varmış, vardı.
Aynı yaştayız. Belki bir gün bir yerde karşılaşır ve çok iyi arkadaş olabilirdik diye düşünmeden edemiyorum o yüzden. Hem de çok iyi arkadaş. Şu an o benim kardeşim gibi, öyle. Ama o kardıramayacağı bir yük aldı omzuna, bunun için çok gençti. Asla ondan daha değerli değildi bu yük. Ben Ali İsmail'i isterim her seferinde, her seferinde... İdealleri vardı onun, idealleri için sokaktaydı, dönemedi. Şuçu yoktu diyeceğim parmaklarım kırılacak. Adıyla "suç"u aynı cümlede kullandığım için.
Ben bir yaş daha yaşlandım ama o hala ondokuz. Ben daha çok ağlarım, şimdi ağladığım gibi, ama o hep fotoğraflarındaki gibi gülecek dünyaya; idealindeki özgür dünyaya...
Ali İsmail ölümsüz, tıpkı Mehmet, Abdocan, Ethem, Ahmet, Medeni, ve Metin Lokumcu gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder