31 Aralık 2013

Hepimizin Hikayesi



Bir filmi izlerken genelde bir yenilik beklerim. Yeni bir hayata şahit olmak ya da olaylara yeni bir bakış açısıyla bakmak gibi. Malumun ilanını pek gerekli görmem. Fakat zaman olur ki, o malumun ilanını görmek de çok iyi gelebilir. Senin Hikayen de tıpkı bu şekilde, her karakterini ailemizde bulabileceğimiz bir hikaye sunuyor bize. Hemen yan odadan fırlayacakmış gibi samimi hem de.


Normal modern bir aile, endişeli modernlerden. Kariyer ve aile arasında güzel denge kurmuş bir çift, onlardan ısrarla torun bekleyen bir anne ve baba, beraberken mutlu olunan arkadaşlar… Karşı daireden, yan ofis masasından insanlar. Filmin tek iddiası olduğu nokta da burası; bu Senin Hikayen. Her sabah aynaya bakar gibi beyazperdede böyle yakın karakterleri izlemek de değişik hissettiriyor. Mesela Hakan’ın hikayesi benim gelceğime oldukça benziyor. Benzer ilgiler, torun sevdalısı bir anne… Sadece 7 yıllık evliliğim eksik, o da olunca bu yazısı çıkarır ben demiştim derim artık gönül rahatlığıyla.


Bizim sıkıntılarımızı yaşayan insanları izlerken de aynı empatiyi kurmak boynumuzun borcu tabi. Kanserle mücadele etmek zaten çok zor bir süreçken, bunu iki defa yaşamak ne kadar yıpratıcı olur, ancak tahmin edebilirim. Bu olurken torununda saf mutluluğu bulan bir babaanne ancak hayata sımsıkı tutunabilir. Filmde kendimi çoğunlukla Hakan’la eşleştirdiğim için, filmi izlerken ve sonrasında bunun benim başıma geldiğini düşündüm. Anne hiçbir şeye benzemez gerçekten ve ben bunun altından bu kadar çabuk kalkabileceğimi hiç mi hiç sanmıyorum. Elbette hayatta güç aldığım ve sırtımı dayadığım insanlar var ama ayaklarım tutmadıktan sonra ne anlamı var ki? Böyle zor anıları unutamazsınız ancak alışırsınız. Sonra çevrenizdeki dostalarınıza, belki evlatlarına tutunarak devam edersiniz. Öyle zor ve ağır.

İşte bizim hikayemiz de böyle. Sıradan bir aile hikayesi. Hep beraber sevinir, birbirimiz için ağlarız. Senin Hikayen bize, kendi hikayemizi vaad ediyor. Daha kıymetlisi var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder