"Sayın akademi üyeleri!
Geçmişimdeki maymun hayatımla ilgili bir rapor hazırlamak ve sunmak için buraya davet ederek bana büyük şeref verdiniz.
Yine de, bu davetinize üzülerek icabet edemeyeceğim..." diye başlar Kafka. Başlangıcın absürdlüğü bir yana, ilk cümlesinden bütün öyküyü anlatır.
Geçtiğimiz yıl okumuştum bu öyküyü en son. Kitabın son dört sayfasına yayılmış, her kelimesiyle düşündürücü, baştan sona tiyatral bir eser... Bitirir bitirmez aklıma şu geldi: "nasıl bir adam, bir maymunla empati kurabilir?" herhalde bunu yapacak olan adam, bu işe Kafka kadar uygun olamazdı. Kafka'nın Maymunu'nu izledikten sonra öyküyü tekrar tekrar okudum. Oyunu izledikten sonra bambaşka bir bakış açısıyla irdeledim. Daha da hoşuma gitti.
Oyununda en az öykü kadar iyi olacağını zaten biliyordum. Oyun başlamak üzereyken nasıl sabırsızlıkla beklediğimi bir ben biliyorum. Kenter tiyatrosunun koltuk numaralarının algoritmasını çözmeye çalışan insanlar sürekli koltuklarını arıyorlardı. Karmaşa bir türlü dinmek bilmedi. Bu hengamede çok sayın Kathryn Hunter sahneye çıktı. Bir kaç defa selam verdi ama koltuk hengamesi yüzünden selamları havada kaldı. Ve metinle birlikte o enfes performansına başladı.
Bir saat boyunca gözümü bile kırpamadım. Sahneyi bir ucundan diğer ucuna kadar mükemmel doldurmasıyla, balkonun en ucuna kadar seyirciye hakim oldu. "Sayın akademi üyeleri! Bayanlar ve baylar!" diye seslendi bizlere ve raporunu sunmaya başladı.
"Çıkış Yolu Yok"
Maymun "Kırmızı Peter"in öyküsü avlandıktan sonra başlıyor. "Özgürlüğü" değil, "çıkış yolunu" arıyor. Ve Kafka bu ayrımı o kadar muazzam anlatmış ki, çarpılmamak mümkün değil. Bunun dışında yaptığı ince göndermelerle modern insan hayatına çok güzel tokatlar yapıştırmış. Bir canlının varlığına, tabiatına karşı direnişini, sürekli değişmek ve olmadığı birine dönüşmek isteyen toplumumuzu kendisine özgü ağır mizahıyla eleştirir; ağızdan ağza dolaşan özgürlük "aldatmacasına" vurur kalemini.
Oyunda öyküyü detaylandıran ekstra cümlelerde vardı. Öyküyü çok güzel genişletmişler. Aksesuarlar ile aristokrat Avrupa'ya selam göndermiştir. İzlediğim en başarılı performanslardan bir tanesiydi. Oyunun bitiminde çok sayın Kathryn Hunter'la tanışmayı ve onu tebirk etmeyi çok istedim ama o gün bir daha oynayacağı için dışarı çıkmaya yeltenmedi. Canı sağolsun! Ben bu izlediğim performansı uzun bir süre unutamayacağım, o bana yeter...
"Girdiğin zahmete değdi mi sormayın bana; sizden böyle bir yargıda bulunmanızı beklemiyorum, bunları sadece bilgi vermek amacıyla anlattım size. Size de, sayın akademi üyeleri, sadece bir bildiride bulundum."
Geçmişimdeki maymun hayatımla ilgili bir rapor hazırlamak ve sunmak için buraya davet ederek bana büyük şeref verdiniz.
Yine de, bu davetinize üzülerek icabet edemeyeceğim..." diye başlar Kafka. Başlangıcın absürdlüğü bir yana, ilk cümlesinden bütün öyküyü anlatır.
Geçtiğimiz yıl okumuştum bu öyküyü en son. Kitabın son dört sayfasına yayılmış, her kelimesiyle düşündürücü, baştan sona tiyatral bir eser... Bitirir bitirmez aklıma şu geldi: "nasıl bir adam, bir maymunla empati kurabilir?" herhalde bunu yapacak olan adam, bu işe Kafka kadar uygun olamazdı. Kafka'nın Maymunu'nu izledikten sonra öyküyü tekrar tekrar okudum. Oyunu izledikten sonra bambaşka bir bakış açısıyla irdeledim. Daha da hoşuma gitti.
Oyununda en az öykü kadar iyi olacağını zaten biliyordum. Oyun başlamak üzereyken nasıl sabırsızlıkla beklediğimi bir ben biliyorum. Kenter tiyatrosunun koltuk numaralarının algoritmasını çözmeye çalışan insanlar sürekli koltuklarını arıyorlardı. Karmaşa bir türlü dinmek bilmedi. Bu hengamede çok sayın Kathryn Hunter sahneye çıktı. Bir kaç defa selam verdi ama koltuk hengamesi yüzünden selamları havada kaldı. Ve metinle birlikte o enfes performansına başladı.
Bir saat boyunca gözümü bile kırpamadım. Sahneyi bir ucundan diğer ucuna kadar mükemmel doldurmasıyla, balkonun en ucuna kadar seyirciye hakim oldu. "Sayın akademi üyeleri! Bayanlar ve baylar!" diye seslendi bizlere ve raporunu sunmaya başladı.
"Çıkış Yolu Yok"
Maymun "Kırmızı Peter"in öyküsü avlandıktan sonra başlıyor. "Özgürlüğü" değil, "çıkış yolunu" arıyor. Ve Kafka bu ayrımı o kadar muazzam anlatmış ki, çarpılmamak mümkün değil. Bunun dışında yaptığı ince göndermelerle modern insan hayatına çok güzel tokatlar yapıştırmış. Bir canlının varlığına, tabiatına karşı direnişini, sürekli değişmek ve olmadığı birine dönüşmek isteyen toplumumuzu kendisine özgü ağır mizahıyla eleştirir; ağızdan ağza dolaşan özgürlük "aldatmacasına" vurur kalemini.
Oyunda öyküyü detaylandıran ekstra cümlelerde vardı. Öyküyü çok güzel genişletmişler. Aksesuarlar ile aristokrat Avrupa'ya selam göndermiştir. İzlediğim en başarılı performanslardan bir tanesiydi. Oyunun bitiminde çok sayın Kathryn Hunter'la tanışmayı ve onu tebirk etmeyi çok istedim ama o gün bir daha oynayacağı için dışarı çıkmaya yeltenmedi. Canı sağolsun! Ben bu izlediğim performansı uzun bir süre unutamayacağım, o bana yeter...
"Girdiğin zahmete değdi mi sormayın bana; sizden böyle bir yargıda bulunmanızı beklemiyorum, bunları sadece bilgi vermek amacıyla anlattım size. Size de, sayın akademi üyeleri, sadece bir bildiride bulundum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder