Hiçbir şey düşünmeden geçirdiğim bu boş mart akşamında gözüme çarptı: Irrversible. Hakkında mutlaka birkaç söz edilmesi gereken bir film. Ama acaba en doğru başlangıç Noe ile mi, filmin konusu ve farklılığı ile mi, yoksa Monica Belluci ile mi olur! Bilememekteyim, ama madem filmden girdik o zaman ilk söz hakkı yönetmenindir.
Fransa'nın yaramaz çocuğu diyorlar onun için. Gaspar Noe, 11 film yönetti ve on ikincisini hazırlıyor önümüzdeki sene için. Ama ne zaman bir film yapsa bütün Fransa >çalkalanıyor. Adeta kendisiyle özdeşleşen sahneleriyle meşhur. İlk filmlerinde dahi inanılmaz cüretkar ve seksapal sahneler kullandı. Irreversible en çok ses getiren filmiydi. Belki de castında Belluci olduğu için. Ben buna kesin gözüyle bakıyorum. Ama şunu da göz ardı etmemek lazım; konusu ve kamera teknikleriyle ve kurgusuyla özel bir film: Irreversible. İlk sahnesiyle yoruyor sizi ve yarım saat boyunca filmde ne olup bittiğini kavramaya çalışıyorsunuz. Çok zekice hamleler ve çok vurucu unsurlar var. Oturduğunuz yere saplayıp bırakıyor sizi, başınızın çaresine kendiniz bakın diye. Bu yönüyle hep eleştirilir Gaspar Noe. Cinselliği, erotizmi bazı zamanlar çok fazla ve gereksiz kullandığı gerekçesiyle.
Tüneldeki dehşet: Irrversible. Tanım olarak bu, ilk olarak bu sahnede görüyoruz Monica Belluci'yi. Krem rengi elbisesiyle kırmızı duvarlar arasında yürürken. Ama oraya nasıl geldiğini bilmiyoruz. Sadece öleceğini biliyoruz, tecavüz edilerek. Ama daha sert bir sahne karşımıza çıkıyor. Suratı dağılarak öldürüyor Monica Belluci. Dövülerek tecavüze uğruyor ve kanlar içinde yerde bırakılıyor. Bu sahneleri dayağın şiddetinde yere düşen ve yamuk halde kayıt eden kameradan izliyoruz. Hiçbir kıpırtı olmadan, çaresizce; sadece izliyoruz. Elimizden hiçbir fayda gelmiyor. Katledilişini izliyoruz.
Aslında bu kadar uzun bir yazı düşünmemiştim. Ama Monica Belluci için apayrı bir pencere açmak gerek. Sanırım ona bayılmadığımı bilmeyen yoktur. Hayallerimi süsler. Ama bu filmle iyice hayran oldum ona. Böylesine sert bir film için çok zarifti. Öyle olmalıydı zaten, ama bu ona o kadar çok yakışıyordu ki, izlemeyen bilemez. Filmografisinde 56 film var. The Matrix: Reloaded ile kalbime yerleşti. Büyüleyici bir bakışı vardı. Harika hissettiriyordu. Sonrasında birçok filmini izledim. Her filminde karakterini yaşıyor. O karakteri başka kimseye yakıştıramıyorsunuz. "Shoot 'Em Up"ta bir fahişeyi canlandırırken, "Ne te retourne pas" da ise yazar bir anneyi canlandırıyordu. Zaten mükemmel bir görüntüsü var, bir de oyunculuğunun iyi olması onu mükemmele yakınlaştırıyor bana sorarsanız.
_________________________________________________________________________
(*) Dönüş Yok - 2002 Yönetmen: Gaspar Noe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder