15 Eylül 2014

Paris

Aslında Paris için söyleyebileceğim pek bir şey yok. Kendimi Paris tecrübesi yaşamış olarak saymak istemiyorum. Çünkü nispeten kötü bir gün oldu. Planımız sabah erkenden şehre ulaştıktan sonra akşam ayrılana kadar şehri boydan boya gezmekti. Bunu yaparken aklımızda olan yerlere uğramak, önümüze çıkan beğendiğimiz bir yerlerde yemek yemek ve böylece akşamı etmek vardı. Ama Paris'in Paris olduğunu ve bizim pazar günü orada olduğumuzu hesaba katmamıştık.

Bastille meydanından başladık şehre. Pazar günü olduğunda meydanın yukarısında kurulan pazarı da gezdik. Ardından St Antoine'i takip ederek Hotel De Ville'e ulaştık ve oradan Notre Dame'e kıvrıldık. Seine'in karşı kıyısına geçtikten sonra nehrin kıyısındaki sahaflar ve Louvre'a doğru ilerlerken yol üstünde bulunan Shakespeare kitapçısı benim görmeyi en çok arzuladığım yerler arasındaydı. Yolun devamında Dorsay Müzesi ve nehrin tam karşısında kalan Louvre müzesi vardı. Louvre'u bir günde harcama niyetim hiç olmadığından bahçesinde vakit geçirdik. Ordan Concorde Meydanı'na geçip, Des Champs Elysees'e doğru yollandık. Belki de hatamız buydu çünkü Champs Elysees'i bitirmeden Eyfel'e doğru dönmek istedik ve perdeleri kapalı mağazalar arasında kaldık. Burada dolanırken çok fazla boş zaman kaybettik diyebilirim. Ama neyse ki Eyfel'i bulmak o kadar da zor değil. Kulenin parkında biraz soluklandıktan sonra güneşin batmasına yakın Arc de Triomphe Etoile'ye ulaştık, sonrasında da trenin kalkacağı gara ulaştık.

Bu bir Paris gezisi olmadı, en fazla Paris turu oldu. Yürüyerek sightseeing yapmış olduk bir nevi. Şunu öğrendim ki, Paris'te gezerken nereye gitmek istediğini çok iyi bilmek gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder