17 Temmuz 2012

Bira değil, müzik festivali

Neredeyse ayağımın tozuyla kendimi santralistanbul'a attım. Pazar gününün sıcağını falan umursamadan müzik ziyafeti çekmek şahane oldu. Olumsuzlukları bir kenara bırakırsak pamuk gibi festivalsin Efes Pilsen One Love!

Cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısı İstanbul'a ulaştık, son dakika. Hal böyleyken neden Pulp görmeyeyim ki, neden Kimbra dinlemeyeyim ki, değil mi ama? Bende pazar sabahı hazırlandım ve AKM önünden servisle doğru santral'e yollandım. İlk defa Efes Pilsen One Love'a gelmişim, ne var ne yok diye etrafa bakınmak için erken gittim. Sahneleri dolaştım, tuvaletlerin yerini öğrendim. Sonra çimlere yayılmak kaldı.
Bu güzel festival için bir çok saçmalık oldu. Fakat bu festivalin kıymetini artırdı bana kalırsa, çünkü bir müzik festivali olduğunu kanıtladı. Adı zorla "One Love" oldu, ilk gün abluka altına alındı... Ne için? Pazar günü orada binler sadece müzik dinlemeye, güzel anlar yaşamaya ve eğlenmeye geldi. Sonraki yıllarda böyle olacak!

Hiç uzatmadan Mira sahneye çıktı. Bence çok iyi bir proje. Günü çok huzurlu başlattılar. Miray Kurtuluş sahneye çok yakışıyor. Günün ilk saatleri olduğundan alan zaten kalabalık değildi. Sahne önüne dizilen 20-30 kişinin alkışlarına şahane bir tevazuyla karşılık verdiler. Ardından Elif Çağlar geldi, pir geldi. Çok keyifliydi. İlk albümden söyledi şarkılarını. Sıcaktan, yasaktan ve saçmalıklardan yakındı, hepimiz gibi. Sahnesi çok enerjikti, ben özellikle dansına bayıldım. Enerjisi her yeri kapladı. Beş kişilik orkestrası ile müzik ziyafeti yaşattılar. Bir şarkıda Kerem Türkaydın'da eşlik etti bu orkestraya. Yani sözün kısası Elif Çağlar başarılı müziğinin yanında çok iyi bir performansçı da.

Festivalde ana sahnede gruplara uzun süreler verilmiş, buna çok sevindim. Çünkü grup kalabalığı yerine az olsun, öz olsun ama kaliteli olsun. Bir gruba yarım saat vererek, dört ya da beş şarkı söylemesine izin vermek hem gruba, hem de seyirciye haksızlık. Çünkü oldu bittiye geliyor. Tam gruba ısınmışken sahne süresi bitiyor ve bir soundcheck daha geliyor. Bunun yerine sahneye beş grup çıksın ama dolu dolu performans sergilesinler.

Fyah Fyah!

Elif Çağlar'dan sonra Selah Sue'ya sıra geldi. Performans öncesi Selah Sur hakkında hiç bir bilgim yoktu. Meğer ne çok şey kaybetmişim! Dünya üzerinde ki en muazzam seslerden bir tanesi. Performansı daha iyi olamazdı, sahnede çıldırıyor. O ne enerji! Ağzım açık izledim bütün saat boyunca. Alternatif müziğin çok önemli isimlerinden. Yeni bir fan kazandın Selah!

Selah Sue indikten sonra sırada Kimbra vardı. Kimbra'yı da çok fazla dinlemiş bir adam değilim. Üstünkörü bilgim var, cahil sayılırım yani. Bir single dinledim sadece ama onu da sevmiştim. Meğer o da deliymiş. Dudaktan oluşan Kimbra ve onun fantastik grubu! Grup sahiden fantastik. Gitaristin gömleğine, basçının şortuna ve bateristin saçlarına büyük saygı duydum. Sahiden eşi bulunmaz tipler. Kimbra'nın Selah Sue'nun performansını geçebileceğini düşünmüyordum. Ama ilk şarkıdan itibaren uçurdu bizi. Acaip dansıyla koşturdu sahnede. Şahaneydi. Ne kadar yanlış tanımışım seni Kimbra. Benim göremediğim neler saklıyormuşsun sen meğer. Hakkında ki bütün düşüncelerimi haksız çıkardın. İyi ki geldin Yeni Zelanda'dan. Ama o kadar çağırdık seni, bir daha sahneye gelmedin! Seneye bir daha gel, boğazı da gezdiririm ben sana.



Sıra bir diğer manyak olan Jarvis'e geldi. Kadın vokaller gününü, sırık gibi bir İngiliz erkeği ile kapattık. Uzun sahne hazırlıklarının ardından lazer şovuyla "Merhaba" dediler bize. Sahiden ama "Merhaba, nasilsiniz?" diye başladı, ardından muhabbete girişti. “Bir içki içmek ister misiniz? Tamam, barda buluşalım. Şaka mı bu? Bu nasıl şaka anlayışı? Bu yasal mı?” Bunları yazmak için kesin Google Translate kullandılar. Öyle olmalı, yoksa kim bunlara "Ses çıkarın" yazdırmış olabilir ki? 
Setlist zaten çok büyük oranda belliydi, ama onlar yine ilk şarkıyı önceden söylediler. "Do You Remember the First Time" çaldıktan sonra, "kimler ilk Pulp konserini hatırlıyor? kimler oradaydı?" şakasını yaptı. Hiç tahmin etmiyordum yani(!). Bir Glastonbury değildi tabi, ne biz oradaki seyirciydik, ne de onlar o sahnede ki Pulp. Jarvis, sahneden her an seyirciye ulaşmaya çalıştı. Ben şahsen onları sahnede görme zevkine vardım iyice. Hem gizemli hem de coşkululardı. Kıvırtık Cooker sahnede bir an bile durmadı. Her şarkı için farklı bir şaklabanlığı vardı. Çikolata dağıttı, "I Spy"dan önce en ön sıradan insanlarla tanıştı. "Common People" ile iyice çıldırdıktan sonra encore için "Mis-shapes" çalmaya geldiler. 

Silent Disco'ya kalamadım, en çok merak ettiğim aktivite oydu aslında. Onlarca delinin sessizce dans ettiğini görmek ve onlardan biri olmak çok güzel olacaktı. Olamadı ama ben eve keyfin doruklarında döndüm.

2 yorum:

  1. ne güzeldi jarvis. ne de tatlıydı di mi ?

    YanıtlaSil
  2. tam bir şaklabandı ama sahiden güzeldi. beklediğimize değmiş :)

    YanıtlaSil