Tüyap'ta kitaplarla iç içe bir gün geçirdim. İki dostla birlikte bolca dolaştık Aslında dolaşmaya çalıştık. Baya da zorlandık. O kıyamet gibi kalabalıkta keşke birkaç tane de yürümeyi bilen insan olsaydı dedim. Bunu gerçekten çok istedim. Günümüz birazda +16 havasında bitti. Gün bittiğinde kafamda değişik cümleler uçuşuyordu.
Cumartesi günü ve belki de fuarın en kalabalık saatinde oraya küçücük çocukları toplayıp götüren ve belki de birini kaybeden öğretmen müsvettelerinin aklından ne geçtiğini hala çok merak ediyorum. Hem kendileri, hem o çocuklar hemde engelledikleri insanlar zor durumda kaldı. Ama fuar alanı da genişlemiş, güzel olmuş. İmza günleri için düzenlenen salonlar bir eziyeti önledi. Penguen ve Uykusuz'un yanı sıra Tess Gerritsen, Can Dündar gibi yazarların topladığı kalabalık standların arasında çok saçma oluyordu.
Kitaplarımızı aldık ama fiyatlar fuar için çok uygun değildi. Serzenişim var! Fuar fiyatları konusunda biraz daha makul olmalı yayımevleri. Topu topu iki haftasonu kadar zaman indirimle satacaklar. Çok zor değil yani!
Günün anlam ve önemi Yekta Kopan'dı bizim için. "Kedileri Güzel Uyanır"larımızı imzaladı, bizimle poz verdi. Ama sanki onunla konuşurken seslendirdiği filmlerden birini izliyormuşum gibi hissettim. Neden bilmiyorum. Ama güzel bir anı oldu. Yekta Kopan'dan sonra birbirimizin kitaplarına da yazdık. 19.11.2011 tarihi özel bir tarih oldu artık.
Fuardan çıkıp Bakırköy'de bir sanat atölyesinde kısa ama etkileyici bir oyun izledik. Oyunun adı W+16. Sahiden +16 olması gerekebilir. Etkileyici ve gerçekçiydi. Senaryosunda sağlam aforizmaları vardı ve güzel yerlere parmak basıyordu. İzlemekten keyif aldım. Çünkü farklı olan sahnenin çok küçük olmasıydı. Oyuncular sahneden inip, gözlerimizin içine bakıp, bizimle konuştular. Direk olarak yüzümüze söylediler. Bizi suçladılar. Her yerden emek akıyordu. Çünkü çevirilmiş bir senaryo değildi; özgün ve üzerinde bolca zaman harcanmış bir işti. Özellikle ekipmanlara hayran oldum. Oyundan çıkınca kafamda fikirler, düşünceler ve senaryolar oluşmaya başladı. Hoşuma gideni de not ettim. Bana saklı. Belki bir gün bir yerde ortaya çıkar.
Bugün Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Öyküsü'nü izleyeceğim. Merak içindeyim. Çok güzel ve çok kötü yorumlar okudum. Daha da meraklıyım o yüzden.
Cumartesi günü ve belki de fuarın en kalabalık saatinde oraya küçücük çocukları toplayıp götüren ve belki de birini kaybeden öğretmen müsvettelerinin aklından ne geçtiğini hala çok merak ediyorum. Hem kendileri, hem o çocuklar hemde engelledikleri insanlar zor durumda kaldı. Ama fuar alanı da genişlemiş, güzel olmuş. İmza günleri için düzenlenen salonlar bir eziyeti önledi. Penguen ve Uykusuz'un yanı sıra Tess Gerritsen, Can Dündar gibi yazarların topladığı kalabalık standların arasında çok saçma oluyordu.
Kitaplarımızı aldık ama fiyatlar fuar için çok uygun değildi. Serzenişim var! Fuar fiyatları konusunda biraz daha makul olmalı yayımevleri. Topu topu iki haftasonu kadar zaman indirimle satacaklar. Çok zor değil yani!
Günün anlam ve önemi Yekta Kopan'dı bizim için. "Kedileri Güzel Uyanır"larımızı imzaladı, bizimle poz verdi. Ama sanki onunla konuşurken seslendirdiği filmlerden birini izliyormuşum gibi hissettim. Neden bilmiyorum. Ama güzel bir anı oldu. Yekta Kopan'dan sonra birbirimizin kitaplarına da yazdık. 19.11.2011 tarihi özel bir tarih oldu artık.
Fuardan çıkıp Bakırköy'de bir sanat atölyesinde kısa ama etkileyici bir oyun izledik. Oyunun adı W+16. Sahiden +16 olması gerekebilir. Etkileyici ve gerçekçiydi. Senaryosunda sağlam aforizmaları vardı ve güzel yerlere parmak basıyordu. İzlemekten keyif aldım. Çünkü farklı olan sahnenin çok küçük olmasıydı. Oyuncular sahneden inip, gözlerimizin içine bakıp, bizimle konuştular. Direk olarak yüzümüze söylediler. Bizi suçladılar. Her yerden emek akıyordu. Çünkü çevirilmiş bir senaryo değildi; özgün ve üzerinde bolca zaman harcanmış bir işti. Özellikle ekipmanlara hayran oldum. Oyundan çıkınca kafamda fikirler, düşünceler ve senaryolar oluşmaya başladı. Hoşuma gideni de not ettim. Bana saklı. Belki bir gün bir yerde ortaya çıkar.
Bugün Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Öyküsü'nü izleyeceğim. Merak içindeyim. Çok güzel ve çok kötü yorumlar okudum. Daha da meraklıyım o yüzden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder