albüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
albüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Aralık 2013

2013'te Ne Dinledim, Ne Kadar Beğendim?

2013'ün son günlerine gelmişken şöyle bir geriye bakıp, yıl boyunca ne olmuş ne bitmiş diye bakmak lazım. Yine dolu bir yıl oldu. Şahane filmler izleyip, şahane albümler dinledik. Şahane olaylara tanık olduk, işgal ettik ve hakkımızı aradık. Onlara sonra değineceğim aslında, bu yazıda bu yıl dinlediğim albümlerin "en iyiler" sıralaması olacak. 


11 Mart 2013

Danimarka'dan Amerika'ya...

Volbeat yeni single yayınlamış. Klipli. Eski havasından farklı biraz ama kötü değil. Daha yumuşak bir gitar soundu var bu sefer, pop-rock kıvamında. Şahsen ben sevdim. Başlangıçlarından uzaklaşmış olsalar da, bu sürpriz değil. Bir önceki albümlerinde bu değişiklik az biraz belliydi.

Volbeat son yıllarda beni en çok heyecanlandıran yegane grup belki de. İlk albümlerinden itibaren takip ediyorum. İlk duyduğum şarkıları enfes ötesi bir Dusty Springfield coverı idi. Ondan sonra aboneleri oldum. Daha sonra enfes bir Johnny Cash coverı geldi. Coverları o kadar kendilerindendi ki cover demeye bin şahit. 

İki sene kadar önce Live From Beyond Hell / Above Heaven albümleri geldi. Albümün outro parçası "Special Thanks" parçasıydı. "We thank you people" diyerek başlıyordu. Albümde ki diğer şarkılar gibi daha piyasaya uygun ve daha Amerikan'dı. Aslında böyle diye kızmanın bir anlamı yok. Müziklerini daha geniş bir alana yayıp, neler yapabildiklerini gösterdiler. Mark Greenway ile şahane bir düet vardı zira. Albümün çıkış parçaları onların alışıldık soundlarından yumuşaktı yine ama iş görüyordu. Şimdi de Nisan'da çıkacak yeni albümlerinden ilk singleları daha da yumuşak. Kendilerine Amerika'ya giriş biletleri hazırlamışlar. Orada daha da kalıcı olmak adına. Adamlar has kovboy ruhu taşıyorlar. İlk çıktıklarında onlara "Elvis Metal" denmesi de biraz bundan. 

Özetle ben bu parçayı sevdim. Bu parçanın referansıyla yeni albümü de beğeneceğimi söyleyebilirim.


18 Şubat 2013

Amok



Sonunda! Thom York'lu, Flea'lı, Nigel Godrich'li Atoms For Peace albümü 'Amok'. Pek bir lezzetli... Bu yaz turneye de çıkacaklarmış. Güzel bir haber gelebilir sanıyorum. Umuyorum.

21 Ağustos 2011

Video: Helicopria - Paranoid Android (Radiohead cover)



Akustikhane'de rastladığım bu gruba. Daha önceden Disco Kralı tecrübeleri de varmış. Bu Radiohead coverları ve kendi demoları oldukça hoşuma gitti. İstanbul turnesi yapmışlar ve albümlerini de internetten indirme imkanı sunuyorlar. Böyle işlere kucak açmak gerek bence...

9 Mayıs 2011

Sanat Eseri

Bahsetmek istediğim "Modern Sanat" kavramı biraz. Çok sıkmadan bir kaç cümle yazmak istiyorum. Geçen gün aklıma takıldı çünkü. Artık albüm kapaklarında dahi çok sanatsal, en azından uğraşıldığı belli olan çalışmalar var. Hala bol dekolteli fotoğrafını çekip kapak yapanda var ama onları olduğu rafları hızlıca geçmeyi tercih ediyorum.

Neyse, modern sanat oldukça çılgın olabiliyor. Demek istediğim "artık beni şaşırtamazlar" cümlesini kuramıyorsunuz, çünkü şaşırtıyorlar. Resimde, heykelde veya perde arkasından erotik gösteriyle... Hatırlıyorum Spencer Tunick'in yüzlerce çıplak kişiyi bir araya toplayarak çektiği fotoğraflar çok konuşulmuştu. Sınırları çok fazla zorlamıştı, özellikle İsrail'de çektiği fotoğraflarıyla. Biz toplum olarak alışık değiliz böyle olaylara, iç çamaşırı reklamına boya atan insanlarımız var sonuçta. Fakat İstanbul'un en sanatsal sergilerinden "Contemporary Art" sergisi modern sanat konusunda ülkemizde kilometre taşı, bu tartışılmaz. Bir de siyah perde arkasında yapılan "erotik şov" vardı ama aynı sergide olduğundan emin değilim. Bunu yapan sanatçı:"insanların mahremlerine sızmak istedim" demişti. Alışılmadık bir yöntem tabi ve çok tepki çekmişti, her zamanda çeker zaten. Biz yatak odası kapısı kapalı evlerde büyüdük sonuçta, gelen misafir içeriyi görmesin diye pantolonlar asılıydı kapıların arkasında.

Modern sanat ürünü heykeller, beni hep daha çok etkilemiştir. Gördüğüm her heykel bambaşka
şekilde düşündürüyor. Bazen ağzımı açık bırakıyorlar. Gerçi bu topraklarda bu "ucube"lere gerek olmaz, yer verilmez. Çoğu insana mantıksız ve zaman kaybıymış gibi geliyor sanırım ve ben buna anlam veremiyorum. Bir esere bakıldığında, hangi sanat dalında olursa olsun, insanda bir fikir, bir duygu oluşmaz mı?! Sorsanız oluşmaz, ama nedense heykellere karşı bir ön yargı ve sanıyorum bir korku var toplumda. Resme ve fotoğrafa olan "şeytan işi" anlayışıyla paralel sanırım. Modern sanat her ne kadar doğrudan anlaşılamayacak kadar karmaşıksa,
bu düşünce de o kadar basit ve zavallıca bana kalırsa.

Sanat diyorsak Dali'den, Picasso'dan bahsetmezsek olmaz. "Guernica" ve "La persistencia de la memoria" olabilecek en şahane eserlerdir. Başlı başına birer hikayedir ikisi de. Belki de modern sanatın son raddesi sayılabilir. Dümdüz, bodoslama bakarsanız Flash tv programlarından daha mantıksız görünür, ama biraz derine inip imgeleri yakaladığınızda gözlerinizi ayıramayacağız şahane eserlere dönüşürler. Tıpkı düşünen bir insan gibi.