23 Mart 2015

Giger'ın Sığınağı


Bu dünyada hem edebiyat, hem resim, hem sinema, hem de diğer birçok sanat dalı için önemli olan tek bir insan bulmak oldukça zor. Bu insanlardan birini geçtiğimiz yıl kaybettik. Başta çizimleri ve inanılmaz fikirlerle dolusu zekasıyla tanıdık onu. Sonrasında Alien tasarımları geldi. Ve sonunda bir dünya yıldızı oldu Hans Rudolf "Ruedi" Giger. Zürih'in bağrından kopan bu farklı adamın evi ve hayatı ise bir o kadar acaip.

Bu yıl !f belgesellerinden bir tanesi erotizimle, gotizmi baştan yaratan, modern distopya kavramının kurucu eşsiz insan Giger'ı anlatıyordu. Onun artık titreyen sesini ölümünün üzerinden yaklaşık 9 ay geçtikten sonra duymak tuhaf hissettirdi. Çizimlerinde her daim sert ve dominant olan bir karakteri o şekilde görmek bunun asıl sebebi sanırım.

Giger'ın yaydığı ilhamın ve değiştirdiği fantastik dünyaların haddi hesabı yok. Bu konuda eşsiz. H.R. Giger'ın nasıl varolduğunu, neler yaşadığını ise yer yer kendi ağızından dinlemek de ayrı bir ilham kaynağı. Aslında hepimizin, kısa ya da uzun da olsa, hayatımızın bir döneminde hissettiği dışlanmışlık hissini uzun bir süre yaşayan ama bunun üstüne giderek alanının en değerli yeteneklerinden biri olmayı başaran Giger'ın hayatı başlı başına bir ilham. Tabii İsviçre standartlarını da göz önünde bulundurmak lazım.

Hayatında ne yaşamış olursa olsun, kimlerle yaşamış olursa olsun, çevresindeki insanların ona her daim değer verdikleri bir gerçek. Eski, yeni karısı, dostları, eski menejerleri, herkes. O da bunun karşılığını aynı şekilde veriyor elbette. Üretmekten bir an bile sıkılmayan bu adam geriye çok önemli şeyler bıraktı. Gittiğine üzülmemek elde değil.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder