5 Eylül 2014

Roma

Yolculukların ilk durakları her zaman hata kaldırabilir. Ama Roma'yı ilk durak seçince biraz haksızlık etmiş gibi hissettim. İki gün ayırdığımız şehre uçağın rötar yapması sonucunda planladığımızdan geç varabildik. Bununla beraber şehri gezmek için yaptığımız esnek plan da değişti. İlk akşam Trastevere'nin iyi bir tercih olacağını düşünüp oraya doğru yola çıktık. Sahiden de öyleymiş. Şehrin en turistik yerlerinden biri olarak canlıydı ve uygun fiyatlı şık bir yer de bulabildik. Pizzalar hemen her yerde aynı fiyata yenebiliyor, makarnalar da işini rengi değişiyor çoğunlukla. Menülerde bazı makarnalar başlangıç olarak yer alıyor ardından ana yemek olarak ızgara söyleniyor. Bununla beraber oldukça uygun fiyatlı lezzetli ev yapımı şarapları var. Litresi 8-10€ arasında değişiyor. Trastevere nehrin diğer tarafından olduğundan oraya geçerken köprülerin ve nehir kenarının tadını çıkarmak baya keyifli. 

Şehre ilk girdiğimde dikkatimi çekense apartmanların tepelerindeki anten ormanları oldu. Her apartmanın tepesinde onlarcası var nedense çok ilgimi çekti. Roma'nın antenleri. 

Bunun dışında gezilip görülecek yerleri anlatmaya pek gerek yok. Colloseo'dan başlayıp Palantino tepesine çıktıktan sonra Roman Forum'a inip ordanda Piazza Venezia'a geçmek seçeneklerden biri. Vaktimiz az olduğundan Vatikan'ı es geçmek beni ne kadar üzse de, Pantheon ve diğer bölgeleri layıkıyla gezebilmek de bir o kadar mutlu ediyor. Roma için iki gün kesinlikle yeterli değil. Bu yaptığımız ilk planlama hatası oldu. Şehrin sokaklarında gezmek dahi çok rahat ve keyifliyken, bir turist olarak tarihinin içinde kaybolmak ve her an yeni bir şeyle etkilenmek insanı aşık ediyor. Şimdiden hayatımın en azından bir kısmını Roma'da geçirmenin hayallerini kuruyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder