27 Ocak 2013

Holy Mother!

Şubatta !f başlıyor. 10 günlük bağımsızlık... 2013'ün ilk festivali, en güzel festivali belki de. Farkedilemeyeni, şans verilmeyeni, kendi sinemasını yaratan sinemacıların filmlerinin festivali. Her sene olduğu gibi kendi vizyonunu hiç bozmadan harika bir program ortaya çıkarmışlar. Daha yeni yayınlandı, iki gün önce. İstanbul'da 3 salona yayılmış olacaklar. Beyoğlu, Caddebostan ve İstinye Park. İstanbul'dan sonra da Ankara ve İzmir var. 

Festivaller benim için özel oluyorlar. Heyecanla gidiyorum filmleri izlemeye. Her ne kadar bu sene izlemek istediğim her filmi izleyebilecek kadar vaktim olmayacaksa da, yine bu heyecan şimdiden kaplamaya başladı beni. Programı açıklamadan önce ufak ufak verdikleri ipuçlarıyla, bomba haberleriyle iple çeker oldum festivali. En bomba bomba haber Leos Carax! Onur konuğu olacaklar kendileri. Son filmi, inanılmaz filmi, son başyapıtı Holy Motors da Galalar kategorisinde gösterimde olacak. O kategoride bir de Jin var, Reha Erdem'in son filmi, merakla beklediğim Martin McDonagh'ın Seven Psychopaths'ı var, Noah Baumbach'ın Frances Ha'sı var. Ama bence genel olarak en güzel seçki Oyun seçkisi olmuş. Daha çeşitli ve daha ilgi çekici duruyor. Yarışma seçkisi Keş!f de ıskalanmamalı aslında. Çok güzel cevherler vardır eminim. 


Şahsen ben Reha Erdem'le Kosmos vasıtasıyla tanıştım. Malum sahnelerde ki harikulade yönetmenliği, hikayeyi anlatışında ki sade sayılabilecek tarzını hemen benimsedim ve bağrıma bastım tabi ki. Jin için çok güzel yorumlar okudum. Yorumu yapanlar biraz torpilli tabi, zira !f gösterimi aynı zamanda filmin Türkiye galası olacak. Dünya prömiyerini Berlinale yapmıştı. 

Festivalin programı açıklandığından beri çeşitli sitelerde-bloglarda tavsiyeler veriliyor haliyle. Dünden beri bir yığın tavsiye okudum bunun gibi. Ama işin bence komik bir tarafı var. Bu tavsiye yazılarına ve hemen ardından gelen listelere bakınca programda ki hemen her filmi görebiliyorsunuz. Tavsiye vermeye ne gerek var ki o zaman? Sanki bir zorunlulukmuş gibi bir liste yapmaya koyuluyorsun, ki zaten listenin tepesine konacak filmler belli, sonra bir tane bir tane diye diye 50 filmlik liste yapıyorsun. Bana çok saçma geldi, boş bir kendini ispat çabası. 

Onu bunu bir kenara bırakırsak, haberi aldığımdan beri heyecanımı saklayamadığım Carax söyleşisi ve haliyle filmi Holy Motors hakkında kelimelerimi kullanmak istiyorum. Önce film, daima önce film.

Holy Motors için daha önce izlediğim hiçbir şeye benzemiyor dersem eğer yanlış olmaz, sanırım. Sanki bambaşka bir dünyadan gelmiş gibi. Film süresince hiçbir şey kestirememeyi geçtim, neyi izlediğimi anlamam bile baya zaman aldı. Sürrealizmin bilinememezliğinden kaynaklı gizemli ve karanlık sahneleri izlerken kayboluyorsunuz adeta. Film bittiğinde "neydi bu şimdi?" demek oldukça olası. Ama her sahnesi ince ince işlenmiş ve Denis Lavant'ın insanüstü performans-larıyla süslü bir Carax başyapıtı bu film. Bu filmi ıskalayan çok üzülür.

Bu kadar yazdıktan sonra bir de filmin ekibini dinlemek gerek bence. Normal bir iş değil çünkü yaptıkları. Esasında Lavant'ın bu film üzerine verdiği röportajını paylaşmayı istiyordum ama İngilizce altyazılısına dahi rastlayamadım. Carax'ı burada dineleyebileceğimiz için Lavant daha güzel olurdu. Yine de şuraya film ekibinin Cannes basın konferansı ve şuraya da Carax'ın NYFF ile söyleşisini iliştireyim. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder