8 Ekim 2011

Bir Zamanlar Anadolu'da


Bu filmin masal gibi bir adı var. Fakat en az bizim kadar gerçek bir de hikayesi.
Nuri Bilge Ceylan, Türk sineması için gerçek bir fırsat ve şahane bir beyine sahip.

Koca bir eşik atladı ve ardından bizi de sürükledi. Ben bundan oldukça memnunum ama memnun olmayan, olamayan insan sayısı da çok fazla. Alıştığımız, sürekli izlediğimiz, her hafta en az bir tane vizyona giren ve her yere reklam veren Hollywood filmlerine alışmışız. Derin ve dolu bir senaryo yerine, patlamaları ve klişe aşkları tercih ediyoruz.

Nuri Bilge'nin "Uzak" ve "İklimler"ini izledikten sonra çok etkilenmiştim, tıpkı "Bir Zamanlar Anadolu'da" ki gibi. Film hakkında söyleyebileceğim pek fazla şey yok. Çünkü oldukça saydam ve açık. Kırıkkale'nin sıradan kasabalarından birinde bir soruşturma, cinayet soruşturması. Her zaman karşılaşabileceğiniz Anadolu insanının aynısı. Kasvetli, hırçın, mistik ve merak uyandıran bir havası var. Diyalogların şeker gibi yumuşak ve kaya kadar ağır bölümleri asla sırıtmıyor.

Her anı, her cümleyi tanıyoruz aslında çünkü bizim cümlelerimiz onlar.

Filmin başından beri sanki bende oradaymışım ve arkadan, sessizce izliyormuşum gibi hissettim. Çünkü kameranın açıları mükemmeldi ve karakterlerin aslında kendilerini yargıladıkları bölümleri kameraya karşı, kamera ile karşılıklı harika bir şekilde oynaması beni tamamen içeri çekti. Sanki Savcı Bey benimle konuşuyordu, Doktor bana öfkelenmişti. Özellikle yakın çekimlerde ki ustalık güzel bir Anadolu macerasını merak uyandıran, kendisine çağıran havasını yakalıyor. Çok başarılıydı. Fakat bazı yorumlarda beğenmeyenlerin beğenmeme sebebini hiç ama hiç anlayamadım. Nuri Bilge'nin filmin içerisine fotoğraflar yerleştirip, adeta her filmden apayrı fotoğraf albümleri çıkarabilecek becerisini tamamen hiçe saymışlar.

Ağır temposuna rağmen, hiç sıkılmadan, olabildiğince akıcı ama birçok konuya farkındalık ve his katan gerçek bir baş yapıt.

-Doktor, insan hiç başkasını cezalandırabilmek için kendi canına kıyabilir mi?
+İntiharların çoğunun sebebi bu değil mi zaten, Savcı Bey!
-Değil mi! Bende öyle düşünmüştüm. Tabii. Haklısın. Başkasını cezalandırmak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder