23 Ağustos 2011

Her birimiz


İnsan her zaman ve her yerde insandır, öyle değil mi? Sadece bir anneden doğduğu için bile belli ayrıcalıkları vardır. Ne yapmış olursa olsun her zaman belli hakları vardır. Her insan temelde de aynıdır, kimsenin kimseden farkı yoktur. Sarışın, esmer, beyaz, zenci, kızıl, uzun, kısa; aynıdır.

Tam bir ütopya. Tamamen içinde yaşadığımız bir rüya, yukarıda yazılanlar. Anayasalar düzenliyoruz, kanunlar hazırlıyoruz, mahkemeler kuruyoruz; doğruyu ve adaleti arıyoruz. Herkesi dinleyelim diyoruz. Sadece konuşuyoruz. Adalet herkes için var deniyorsa, herkes için olmalı. Her insan bir yerde önemlidir. Birini kurtarmak için bir başkası kurban edilmemelidir.

"Önemli insan" tanımı neye göre yapılır ki; daha doğrusu önemsiz insan nasıl olur? Hangi insan güzel yemekler yemeyi hak etmez, temiz su içmeye layık değildir? Eğer bunların hepsi tamamsa, insanları birbirinden ayırmak ve sınıflandırmak en saçma davranışlardan bir tanesidir. Var olan hükumet bir takım isteklerde bulunduğu için o insanın insanlığına, özgürlüğüne ve onuruna darbe vurulamaz, vurulmamalıdır. "Bugün eğer bu birine yapılıyorsa, inanın hiç birimiz güvende değiliz."

Hukuk varsa her insan için olmalı, tıpkı adalet gibi. Bir insanın kurban edilmesinin gerekçesi "kalanları kurtarmak" ise, bu korkaklıktan veya güç açlığından başka hiçbir anlama gelmez. Hitler'in de farklı bir gerekçesi yoktu !
"O haklara sahip olabilmek için bir çok insan canını verdi!"

Dünya'ya adalet ve düzen satma gayesinde olan bir devletin karanlık ve barbar geçmişinden gelen bir filmin izlenimleri... "The Conspirator" için bir kaç saat ayırın. Pişman olmayacaksınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder