4 Ekim 2015

4 Aylık Boşluk

Planlarıma göre yaz aylarını daha verimli geçirerek, bu sayfayı olabildiğince dinamik tutacaktım. Yazmak ve anlatmak istediğim çok şey vardı. Ama görünen o ki, şimdiye kadar verdiğim en uzun aralardan birini vermişim. Bazı işlere daha çok odaklanmaktan, aynı anda birkaç şeyle birlikte ilgilenmekten olsa gerek bir türlü istediğim özeni gösteremedim. Temmuz ve ağustosta beni mutlu eden ve heyecanlandıran bir çok şey oldu. Ardından şahane bir eylül geçirdim. Aslında, anlaşıldığı üzere, bu dört ay hiç de boş geçmedi.

Bu yıl, başından beri hiç boş geçmedi. Hayallerimi gerçekleştirdiğim bir yıl oldu diyebilirim şimdiye kadar. Ocak ayından bugüne kadar, gelecekte çok özleyeceğim günler geçirdim. Elbette, kendimden hala çok memnun değilim. Yaptıklarım bana yetmiyor, kendi vasatımı aşmayı hep istiyorum ama bunu yapamıyorum bir türlü. Belki de, maksimumum budur onu bilemem. Hal böyle olunca, zaman zaman enerjimi kaybettiğim ve pişmanlıkla karışık hüzün yaşadığım oluyor. İki gün önce böyle bir an yaşadım mesela. Kendimle ilgili en sevmediğim noktalardan bir tanesi, bazı zamanlarda enerjimi ve hevesimi çabuk kaybetmem. Bazı zamanlarda da kendime aşırı güvenmem. Ortasını bulamadım bir türlü, kilit anlarda çok can sıkıcı bir hal alıyor böyle olunca.

Özetle demem o ki, geçen dört ayı kapsayarak anlatacağım pek çok şey var. Bunları geç de olsa yazacağım. Belli hassasiyetler ve düzen olmadan yazmaya da ihtiyacım oluyor. Kendimi çok fazla törpülemek istemiyorum. O zaman ben, ben olmaktan çıkıp; şekil verilmiş bir araca dönüyorum. Olmamak için çabaladığım yegane durum. Bu hafta ya da önümüzdeki hafta aklımda yer eden eksikleri kapatacağım. O zaman bu sayfa yine arada sırada açılıp, okunabilecek bir blog olmaya devam eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder