26 Şubat 2011

Hava çok ağır

"Dudağımda dudağın yerine
Yağmur..."

---------------
Aşkı unutmaya başlıyorum sanırım. Çok uzun zaman oldu aşkı hissetmeyeli. Fazla üzerinde durmakta istemiyorum. Hayatım bana özel çünkü. Yapayalnız gideceğim öbür tarafa. Boynuma zincirle asılı günahlarım yürümeme engel olacak. Azabımı tek başıma çekeceğim. Bu bir gerçek.
Bir başkasıyla aynı yatağı paylaşmak, ona sonuna kadar güvendiğini ve inandığını söylemek, gözlerinin içine her defasında aynı derinlikte bakmak, aynı coşkuyu hissedip, aynı tutkuyu ona yaşatmak... Adeta külfet! Başka bir insana tüm inancınla, içtenliğinle bağlanmak ve yeri geldiğinde "iyi günde kötü günde" cümlesiyle onunla ayrılmaz bir bütün olmak; bazen kulağa ürkütücü geliyor.
Yalnızlık bana kalırsa tek tedavi yöntemi. İnsanı "insanlıktan çıkaran" tedavi... Elbette bencillik, gurur ve güç arzusu en bulaşıcı ve öldürücü hastalıklar. Gerçi "aşık" olmak isteyen bir insanın bu "niteliklerden" rahatsızlık duyma gibi bir düşüncesi yoktur, zira en basit, en zayıf, en sadakatsiz, en zavallı aşk dahi içinde "7 ölümcül günah"tan üç tanesini içerir. Öfke, kıskançlık, şehvet... Aksi iddia edilebilir mi!
Aşk en büyük afyondur. Gerçeği göremeyebilirsiniz, saçmalayabilirsiniz, düşünemeyebilirsiniz! Böylece en ucuz şarapla, en iffetli hafifmeşrep kadınla keyif yapan bir zavallıdan ne farkınız kalır!
İşte hayran olduğunuz ve düşlediğiniz "aşkınız"...
---------------

"Kaybedecek neyim kaldı bu defa ne kaldı yağmur!
Vur yüzüme!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder